Son olarak Cannes Film Festivali'nde kırmızı halıda yürüyerek tüm dikkatleri üzerine çeken Cansu Dere, bir yandan da dünyaca ünlü bir kozmetik firmasının reklamlarında karşımıza çıkıyor. Son dönemde bol bol seyahat eden ve fotoğrafçılıkla uğraşan ünlü model, yeni projelerini ve hedeflerini L'Officiel dergisinden Şebnem Burcuoğlu'na anlattı...
Cannes Film Festivali, katıldığınız ilk kırmızı halı seremonisi miydi?
Evet, bu anlamda ilk defa kırmızı halıda yürüdüm. Kırmızı halı fotoğraflarına bakarken, "Bu insanlar niçin el sallıyor acaba?" diye düşünürdüm. Fakat orada gördüm ki, onlarca gazeteci adınızı haykırıp, kendilerine selam vermenizi isterken, istem dışı bir şekilde onlara el sallıyorsunuz. Yaşadığım en keyifli tecrübelerden biriydi. Roman Polanski'nin 'Kürklü Venüs' ve Jerome Salle'nin 'Zulu' filmlerinin gösterimine katıldım. Atacağım her adım önceden profesyonel bir şekilde planlanmıştı zaten. Özellikle saç ve makyajımı çok beğendim. Saçlarımı Stephane Lancien, makyajımı ise Charlotte Willer yaptı.
KENDİMİ HARİKA HİSSETTİM
Kırmızı halıda giyeceğiniz elbiseyi de onlar mı seçti?
Aklımda zaten festivalde gri tonlarında ve sade bir elbise giymek vardı. Festivale birlikte katıldığımız ekibin moda danışmanı Michael Angel, ben oraya ayak basar basmaz, giymem için bu elbiseyi seçtiğini söyledi. Alberta Ferretti tasarımı olan o elbisenin içinde kendimi harika hissettim.
'Muhteşem Yüzyıl'dan sonra sizden bir dizi beklenirken, reklam yüzü olarak karşımıza çıktınız. Yolda başka bir proje var mı?
Son aylarda reklam filmi ve fotoğraf çekimleri o kadar vaktimi aldı ki, başka bir projenin içinde olmak zaman açısından problem olabilirdi. Böyle olması benim açımdan çok daha sağlıklı oldu. Fakat hem beni heyecanlandıracak, hem de hikayeye bir şey katabileceğime inandığım bir senaryo ile karşılaşırsam, büyük bir keyifle içinde yer almak isterim.
SERGİ AÇMA NİYETİM YOK
Son dönemde fotoğrafçılığa merak sardığınızı ve güzel işler ortaya koyduğunuzu görüyoruz. Bu alanda sizden sürpriz bir proje bekleyelim mi?
Sergi açmak gibi bir şeyden bahsediyorsak, kesinlikle böyle bir düşüncem yok. Seyahat etmeyi ve bu anları fotoğraflamayı çok seven biriyim. Beğendiğim bazı kareleri Instagram'daki hesabımdan paylaşıyorum; bu çok hoşuma gidiyor. Yaşadığın dünyanın renklerini görmek hoşgörüyü, empatiyi artırıyor. Doğanın zenginliği; insana kendisini fazla önemsemesinin ne kadar gereksiz olduğunu hatırlatıyor.
Seyahat etmek, sizin için ne anlama geliyor?
Latin Şair Martha Medeiros, bu konuda ne güzel söylemiştir: Yavaş yavaş ölürler/Seyahat etmeyenler/Yavaş yavaş ölürler/ Okumayanlar, müzik dinlemeyenler/ Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Bundan sonra nerelere seyahat etmek istiyorsunuz?
O kadar çok yer sayabilirim ki... Her geçen gün, seyahat etmek istediğim yerlere yenileri ekleniyor. Şu an yakın bir tarihte gitmeyi planladığım bir seyahatim yok. Ama gelecek yıl Şubat ya da Mart ayında Filipinler'deki Cebu ve Bohol şehirlerini görmek istiyorum. En son bir düğün için Bozcaada'ya ve bir müzik festivali için Tilburg'a gittim.
Kişisel gelişimle ilgileniyor musunuz? Bu amaçla okuduğunuz kitaplar veya yaptığınız seyahatler var mı?
Özellikle okuduğum bir kitap ya da yaptığım bir seyahat yok. Hayattaki tercihlerin, düşünerek verilen kararların bu gelişimin yol haritası olduğunu düşünüyorum.
Beslenme konusunda dikkatli misiniz?
Sağlıklı beslenmenin ve spor yapmanın çok önemli olduğuna değinmeye zaten gerek yok. Uzun yıllardır pilates yapıyorum ve çocukluğumdan beri sağlıklı beslenirim.
CANNES'IN KEYFİNİ ÇIKARAMADIM
Cannes Film Festivali'nin after party'lerine katıldınız mı? Yönetmenlerle tanıştınız mı?
Cannes seyahatim öncesinde, Atina'da L'Oreal Excellence reklam filmi çekimindeydim. Çok yoğun geçen günlerin ardından hasta oldum ve Cannes süresince iyi değildim. Akşamları da böyle organizasyonlara katılamadım maalesef. Cannes'ın pek keyfini sürebildiğimi söyleyemem.
