Skeçleriyle izleyenleri gülmekten kırıp geçiren 'Haneler' programında performansıyla adından söz ettiren Murat Akkoyunlu, işin reji kısmından hiç hoşlanmadığını söyledi: "Süre uzun oluyor, onlar topluyor. Fakat bizim en eğlendiğimiz yerler gidiyor, sinirleniyoruz. Görülmeyen daha güzel şeyler var!"
* 'Haneler'de diğer oyuncuların arasında öne çıktığınız söyleniyor...
Farkında değilim. Eğer bunun farkına varan olursa, belki de bu röportajdan sonra engeller
(gülüyor). Yazar ekibi skeçleri yazdıktan sonra rol dağılımı yapılıyor. Sanıyorum herkesin oynayabileceği tipleri belirleyip, rolleri ona göre dağıtıyorlar. Bana da çok geliyorsa özür dilerim. Siz böyle söyleyince 'Zam mı istesem, ne yapsam acaba' diye düşünmeye başladım
(gülüyor).
ORİJİNALİYLE ALAKASI YOK!
* 'Haneler' deyince akla Ferhan Şensoy'un eseri geliyor. Sizinki ondan oldukça farklı değil mi?
Orijinaliyle alakası yok, sadece Ferhan Şensoy'dan isim hakkı alındı. Ama Şensoy'un isminin geçmesi bile bizim için gurur kaynağı oluyor.
* Son dönemde, özellikle 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'dan sonra skeç programlarına ilgi arttı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu aslında yeni bir şey değil! Fakat dönem dönem bazı işler öne çıkıyor. Bir dönem skeç programları revaçta oluyor, bir dönem sitcom'lar... 'Çok Güzel Hareketler' farklı bir formatta, canlı seyirciyle çekim yapıyor. Keşke biz de yapabilsek, çok keyifli bir şey seyirciye oynayabilmek. Ama bu bizim için imkansız.
REJİ KISMINI SEVMİYORUM
* Tabii sizin dekorunuz bir eczane oluyor, bir Gülhane, bir hastane...
Zaten bu işte yazarlardan ve oyunculardan sonra en çok tasarım ekibi ve sanat yönetmenimiz çalışıyor. Geri kalanlar biraz daha rahat.
* Ne kaldı ki geriye?
Reji kısmı... Hiç sevmediğim bölüm.
* Neden?
Süre uzun oluyor, sarkmalar yaşanıyor, onlar da topluyor. Fakat bizim en beğendiğimiz, eğlendiğimiz yerler gitmiş oluyor. Çok sinirleniyoruz. Seyircinin görmediği çok daha güzel şeyler var çünkü.
* Mizah anlayışı daha mı değişik rejinin?
Mizah anlayışı değil de, daha çok otosansür durumu var. Siyasi olaylara fazla giremiyoruz. Diğer kanalların yaptığı programlara veya diğer kanallarda iş yapan sanatçılara gönderme yapamıyoruz.
* Bir sakız firmasına mani yazdığınız doğru mu?
Öyle bir şey yok. Zaga'nın bir bölümüne şairler olarak katılmıştık. Okan (Bayülgen), "Bundan önce ne yapıyordunuz?" dedi, ben de "Sakız firmasına maniler yazıyordum" diye espri yaptım. Olay öyle patladı, çok ciddiye alındı.
MANİ YAZABİLİRİM
* Sakız firmaları aradı mı?
Yok aramadı ama herkes gerçek sandı. Bir espri başıma musallat oldu. Ama yazabilirim de, çok da zor bir iş değil...
(gülüyor)
* İstanbul Kraliyet Tiyatrosu'yla çalışıyorsunuz, öyle değil mi?
Evet, kraliyet mensubuyum! Artık konuk oyuncu da değilim, resmi mensubuyum. Kendileri de kabul ettiler bunu.
* Kraliyet'e girişiniz 'Denizaltında Altı Tahammülfersah' oyunuyla oldu...
Evet. Oyun çok güzel, bir tek ismi seyircinin aklında kalmıyor. Ama yazarlarımıza bir türlü değiştirtemedik, inat ettiler.
GÜLBEN ERGEN'İN İKİZLERİ BİZDEN ÖNEMLİ!
* Oyunda inanılmaz efor sarf ediyorsunuz, kendinizi oradan oraya atıyorsunuz. Sizin için yorucu bir oyun mu?
Evet iki saat hiç kopmamanız gerekiyor, oyunun temposu çok hızlı. İzmir, Çanakkale gibi yerleri dolaşacağız. Yeni sezonda İstanbul'da devam edeceğiz. Keşke Kültür Bakanı da izlese oyunu...
* Davet ettiniz mi kendisini?
Ediyoruz ama yoğun olduğu için gelmiyor sanırım. Ama Gülben Ergen'in ikizleri bizden daha önemli!
SAHNEDE PATLARIM!
* Sizin için, "Sessiz sakindir ama sahnede patlar" diyorlar.
Sanıyorum biriktiriyorum biriktiriyorum, sahnede patlıyorum.
* Yeni projeler var mı?
Murat Şeker'in filminde oynayacaktım, Haneler'den zaman kalmadı.
HALİT AKÇATEPE HALİT AKÇATEPE FORMATINDAYIM
* Hiç yaşlanmıyor gibisiniz...
36 yaşındayım ama bu sözü sık sık duyuyorum. Böyle bir durum var yani, 'Halit Akçatepe formatı' diyorum buna... Halit Akçatepe de 'Hababam Sınıfı'nda ilk oynadığında 33 yaşındaymış mesela.
* Bilardoya çok meraklısınız bildiğim kadarıyla...
Bir arkadaş ekibim var, her pazartesi toplanıp kendi aramızda birbirimizi hırpalıyoruz.
* Hırpalıyor musunuz, hırpalanıyor musunuz?
Ben, onların içinde en zayıf halkaydım, herkes beni yeniyordu. İnat ettim, şu ara daha iyiyim. Semih Saygıner kadar olmasam da...