atv' nin uzun soluklu dizisi 'Parmaklıklar Ardında'dan onlarca başarılı oyuncu geldi geçti. Diziye geçen sezon dahil olan Neriman Uğur da bu isimlerden biri. Genelde 'güçlü, gözükara ve acımasız kadın' karakterleri canlandıran Uğur'un en çok istediği şeylerden biri de bir TV projesinde Ege şivesiyle oynamak...
NERİMAN UĞUR FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ
İzleyicilerin ekranda hep 'güçlü kadın' imajıyla gördüğü Neriman Uğur aslında kimdir?
Dağları kekik, tarih kokan, mavi ve yeşilin memleketi; Fethiye'de doğdum. Lise ve üniversite eğitimimi, özgürlük kokan İzmir'de tamamladım. Çalışkanlığımı, özgürlüğe olan tutkumu ve sırası geldiğinde efeliğimi de bu kentlerden aldım sanırım. Açık yürekli ve açık sözlüyümdür. Lafı dolandırmam. 'Pat' diye derim diyeceğimi...
OYUNCU BÜYÜCÜDÜR!
Tiyatro oyunculuğunun sizin için anlamı nedir?
Oyunculuk çok genel anlamda matematik ve disiplin gerektirir. Oyuncu insanlığın türevini alıp sahneye taşır. Sağlam bir karakter ister. Ben oyunculuğu sarsılmaz bir temele sahip binaya benzetirim. Her oyunda siz o temel üzerine inceden inceye işlediğiniz bir mimari yapıyı oturtursunuz. Başka bir oyunda başka bir yapı, böyle sürüp gider. Ama temel öylece durur. Oyun karakterinizi irdelerken, yaşamı da gözden geçirmiş olursunuz bir anlamda. Özetle, gerçek oyuncular modern zamanların büyücüsüdürler. Aynalarında, insanları kendileriyle yüzleştiren büyücüler.
Yıllarca tiyatro yaptınız ama sizi bir dizi 'ünlü' yaptı. "Keşke TV sektörüne daha erken girseydim" dediğiniz oldu mu?
'Keşke' yaşamımda çok az kullandığım bir kelime. Televizyon dünyasına girmeden önce tiyatroda güzel oyunlarda iyi roller oynadım. Tiyatrodaki yıllarım kaybedilmiş değil, kazanılmış yıllardır. Tiyatro, seyircisini olduğu kadar sahnedeki oyuncuyu da keseler, arındırır. Her şey zamanı geldiğinde oluyor. Ne derler; 'Damla kendini tamamlayınca damlar'...
FARKLI KARAKTERLERİ SEVERİM
Genelde kötü karakterler oynarken izledik sizi. Bu sizin seçiminiz miydi?
Tabii ki değil. Neyle nasıl başlarsanız öyle devam ediyorsunuz çoğu zaman. Dizilerde genellikle böyle. Ama ben bunu kırmak için, farklı karakterleri oynamaya çalıştım. 'Düğün Şarkıcısı'ndaki 'Rojin', bunlardan biriydi mesela. Komedi olarak da bir dizi hazırlığımız olmuştu ama yayınlanmadı. Seyirci beni o tarz bir rolde göremedi diye üzüldüm biraz. En çok istediğim şey, bir projede Ege şivesiyle oynamak. Baskın, kötü karakterler oyuncuya daha zengin materyal sağlıyor. Röportajlarda dikkatimi çekiyor. Sürekli iyi karakter oynayan bazı oyuncular, "Artık kötü karakter oynamak istiyorum" diyor. Önceleri oynamaya çekinilen, tepki alırız diye korkulan bu durum, şimdi tam tersine çekici gelmeye başladı. Demek ki değişen şeyler var.
Rolünüzle ilgili, izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Sokakta biri yaklaşıyor, önce kibarca hatırımı soruyor, sonra da "Çok güzel rol yapıyorsunuz ama n'olur müfettişe çok kötülük yapmayın olur mu?" diyerek fotoğraf çektirmek için izin istiyor. Kadın oyuncu olmanın bir avantajı sanırım. Kadının güçlüsü, akıllısı ve güzeli bizim seyircinin hoşuna gidiyor.
Savcı Tansel'den bahseder misiniz?
Savcı Tansel, yerine göre otoriter, katı, disiplinli, haris ve zalim; yerine göre de sevecen, hoşgörülü, akıllı, 'kadın gibi bir kadın'. Mesleki başarı, en büyük tutkusu. Ödün vermeyi gerektiren durumlarda herkesin karşısında. Ama bir hükümlüye aşık olabilecek kadar da zaafları olan sıradan bir aşık. Aşkından vazgeçebilecek kadar da disiplinli. Söylediğim özellikleri olan bir karakteri canlandırmaya çalışıyorum. Bilindiği gibi oyuncunun işi de bu zaten.
Peki kendinizden bir şeyler buluyor musunuz bu karakterde?
Olabilir de olmayabilir de... Ancak bu durumun yaptığımız işle bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. İşin büyüsü de bu zaten, senin olmayan hayatları yaşamak.
Dizi başladığında kadro tamamen farklıydı ama bugün de başarısından bir şey kaybetmedi. Bunu neye bağlayabiliriz?
Çünkü yaşam gibi... İnsanlar ölüyor. Geride kalanlar bu gerçekle yaşamayı bir şekilde öğreniyor, hayat devam ediyor çünkü... Dizideki öyküler de öyle... İnsanlar değişik nedenlerle hapse düşüyor, ölen de olur giden de. Yaşam da öyle değil mi, her insan ayrı hikaye, o nedenle hiç bitmiyor.
Kötü oynamak Sinop ruhuna ihanet olurdu!
Sinop'un doğal güzelliği oyunculuğunuza katkı sağlıyor mu?
Sinop özel bir şehir. Hamurunda 'Sinope' var, 'kadın' var. Doğası, insanı, uygarlığı, tarihi harmanlanmış, kokusu Ege, Akdeniz bileşimi. Bu güzellikte oynamamak Sinop ruhuna ihanettir. Her gün aynı yerde otursanız da, aynı yere baksanız da, farklı şeyler görüyorsunuz. En çok deniz kenarında yürüyüşler yapmayı seviyoruz. Bu küçük ve şirin şehir, hayallerinizi büyütüyor.
Tiyatro çalışmalarınız ne durumda?
Bu yıl Bursa Devlet Tiyatrosu'nda 'Karşılaşmalar' isimli oyunu yönetiyorum. 5 Kasım'da prömiyer yapıyoruz. Zamanım yollarda geçecek gibi görünüyor.
Peki dizi dışında ne tür projelerde izleyeceğiz sizi?
Sinema filmi var mı mesela? Sırası ve zamanı gelince elbette olacaktır. Şu an çok şey var ama hiçbir şey yok diyelim.
HEYECANIN DOZU ARTIYOR
'Parmaklıklar Ardında'nın bu akşamki yeni bölümünde heyecan doruğa çıkacak. İşte konusu: Tecrit dönüşü Meryem'i koğuşta bulan Ziynet sevinçle üzüntüyü içiçe yaşar. Acaba Meryem annesini affedecek midir? Anne-kız arasındaki gerilim tırmanırken, koğuş sonucu merakla beklemektedir. Ekrem'i asıl heyecanlandıran ise başka bir sorudur: Avukat Canan, Cengiz'in kızı Nisan'ı niçin ısrarla istemektedir?
İç hesaplaşmalar
Hilal bir iç hesaplaşma yaşamaktadır. Mert'in balığa çıkma önerisini reddedip Aysel'in evindeki davete gitmiş, Aysel onu küçük görmüştür. Mert balık dönüşü Hilal'in yarasını deşer. Ahmet'le evlenirse, denize hasret kalacak, davetlerde çile doldurucaktır. Hilal zor bir seçimle karşı karşıyadır. Ahmet'in evlenme teklifine, evet diyecek midir?
