Cuma günü vizyona giren 'Kanal(i)zasyon' filminde rol alan Hakan Yılmaz, alışılmış rollerinden farklı bir karakterle seyircinin karşısına çıktığını söylüyor. Filmin yönetmeni Alper Mestçi'nin ise çalıştığı en rahat yönetmenlerden biri olduğunu sözlerine ekliyor. Yılmaz; filmini, yeni projelerini ve özel hayatını anlattı...
* 'Kanal(i)zasyon'da alışılmışın dışında bir tip çiziyorsunuz. Bu filmde rol almanızın nedeni de bu muydu?
Aslında bu yıl çok film teklifi geldi. Evde yedi-sekiz tane film senaryosu vardır. Ama beni etkileyen ve bugüne kadar oynadıklarımın dışında bir rolle karşılaşmadım. Hep komedi ya da romantik aşığı oynamam bekleniyor. 'Kanal(i)zasyon'da canlandırdığım 'Berk' ise tam istediğim gibi, üzerinde oynayabileceğim bir karakterdi.
* 'Berk' karakteri, hangi özellikleriyle size cazip geldi?
Bir kere çok aşağılık bir adam. İnsanları kandırarak bir televizyonun genel müdürü olmuş. Konuşma ve üslup olarak şimdiye kadar oynadığım karakterlerden çok farklı. Biraz daha yumuşak bir karakter gibi görünüyor ama aslında çok şerefsiz. Kanalda çalışan herkesin nefret ettiği, hiç şirin olmayan, ukala, her şeyi çok iyi bildiğini zanneden ve o bilgisizliğiyle insanlara iş öğretmeye kalkan bir adam.
OKAN NİKAH ŞAHİDİMDİ
* Filmin yönetmeni Alper Mestçi televizyonda 'Şok', 'Zoka', 'Dikkat Şahan Çıkabilir' gibi çok farklı ve ilginç formatlar yarattı. Filmi kabul etmenizde yönetmenin de etkisi olabilir mi?
Alper benim 15 yıllık arkadaşım. Kendisi, çalıştığım en rahat yönetmenlerden biri. Alper bence bu konuda bir numara.
* Okan Bayülgen'le aynı seti paylaşmak nasıldı?
Okan da çok eski arkadaşım. Hatta benim nikah şahitlerimden biri. Okan'la 'Televizyon Çocuğu'nda çalışmıştık ama sinema filminde ilk defa birlikte olduk. Okan enteresan bir adam, televizyondaki o çıkıntılığını buradaki karaktere de taşıdı. Aslında filmin hikayesi, Okan'ın yaptığı medya arkasına benziyor.
TUVALETTEYİZ'İ YAPTIK!
* Filmde medyayı nasıl eleştiriyorsunuz?
Mesela 'Yemekteyiz' adlı programın 'Tuvaletteyiz' versiyonunu yaptık. İnsanlar yemeklerini yiyor ve belli bir süre tuvaletlerini tutmalarını gerekiyor. 'Kim 500 Milyar İster'i de 'Kim 500 Tokat İster' diye çevirdik. Ahmet Çakar oynadı, ki bence gerçekten çok başarılıydı. Yanlış sorularda yarışmacıyı tokatlıyor ve seyirciler de alkışlıyor. İnternette en çok izlenen bölüm oldu. Medyum Memiş sadece hislerine güvenerek hava durumunu sunuyor. Böyle, çok sayıda konuk oyuncu rol aldı.
* 'Avrupa Yakası' da, 'Yalancı Romantik' de bitti. Televizyon için yeni bir projeniz var mı?
Evet, Ahmet'e de veda, Osman'a da veda... Dizi anlamında yeni bir proje yok. ama TV8'de 'Sıcak Para' adında bir bilgi yarışması sunmaya başladım. Çarşamba akşamları yayınlanıyor. Ben uzun yıllar canlı yayın yaptım; 'Sayısal Gece'yi sundum, liselerarası müzik yarışması sundum ama ilk defa bilgi yarışması sunuyorum. Çok keyifliymiş, keşke diğer işlerin yanında ömrümün sonuna kadar bilgi yarışması sunabilsem.
* Dizilerdeki sevişme sahneleri tartışılıyor son dönemde. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Sevişme sahnesinden rahatsız oluyorsan bakma, kanalı değiştir. Ne yani, senin de mi canın istiyor insanlar ekranda sevişiyor diye! Biz sit-com'larda 'lan' bile dememeye dikkat ediyoruz ama bazı dramalarda açık açık 'orospu' deniyor. Demek ki bazen çifte standart da yaratılıyor. Ya kanalın gücüyle ya yapımcının gücüyle, bazı şeyler tolere edilebiliyor. Ama o sevişiyor diye gidip de şikayet etmek saçma, sevişiyorsa ve rahatsız oluyorsan, kanalı değiştir abi...
HAYATIMA DİKKAT EDEREK KIZIMI KORUYORUM
* Boşanma davanız uzun süredir devam ediyor, niye uzadı bu kadar?
Tamamen prosedürlerden dolayı uzadı. Adalet sistemi de bu prosedürlere çok önem veriyor. Karşı tarafın talebi, benim bazı taleplerimden dolayı uzuyor ama mutlaka sonuçlanacaktır.
KIZIM BİLİNÇLENİYOR
* Kızınızı nasıl koruyorsunuz bu süreçten?
Bundan sonra daha çok korumaya çalışacağım, çünkü beş yaşında Deniz, bilinçlenmeye başladı. Tabii ki hayatıma dikkat ediyorum, yani kızım baktığı zaman 'babam da ne biçim bir hayat yaşamış' demesin. Hayatıma dikkat ederek kızımı korumaya çalışıyorum.
* "Hayatta bir tek kızıma hesap veririm" mi diyorsunuz?
Hesap vereceğim bir sürü insan var. Annen olur, baban olur, kardeşlerin olur, birlikte yaşadığın kız arkadaşın olur; onlara hesap verirsin, sonra da bir şekilde telafi edersin. Ama çocuğum benim için çok önemli, dünyanın şu anda en önemli şeyi, kendimden bile daha önemli. Ona hesap vermek istemem, ona hesap verecek duruma bile gelmek istemem. O bana şu an "Babacığım seni çok seviyorum" diyor, bunu 10 yıl sonra da, 20 yıl sonra da söylesin istiyorum. Onu utandıracak saçma haberlerin içinde yer almak istemem. Düzgün yaşayan bir adamım ben. Abuk sabuk hareketim yok. Evinde oturan, arkadaşlarıyla film seyreden bir adamım.
* İyi bir damat adayısınız yani...
Değilim demek ki... (gülüyor)
'SİLAHIN VAR MI?' DİYE SORDULAR!
* Canlı yayın sunuculuğunda ilk tercihlerden birisiniz. Neden sizce?
Otokontrollüyüm canlı yayınlarda. Güvenilir, ağzından bir laf çıkmadan önce karşısındakini uzun uzun dinleyen bir adamım herhalde, bilmiyorum.
* Sit-com'daki başarınızı neye bağlıyorsunuz?
İlk başta hikaye beni o başarıya itiyor. Bir de, neredeyse 600 bölüm süren 'Ayrılsak da Beraberiz' dizisi benim için çok büyük bir tecrübe oldu. Elimden geldiğince gerçekçi oynamaya çalışıyorum. Çünkü inanan insanlar var. Mesela 'Avrupa Yakası'ndaki 'Osman' karakterinden dolayı üstümde gerçekten silah taşıdığımı zannedenler oldu bir dönem. Mayoyla dolaşırken bile biri, "Üzerinde silah var mı?" diye sordu. "Var" dedim ama göstermedim (gülüyor). 'Yalancı Romantik'ten sonra da Ebru'yla (Cündübeyoğlu) bizi, karı-koca zannedenler oldu. "Ne zaman çocuğunuz olacak?" diye soruyorlardı.