'Biri Bizi Gözetliyor' gibi gözetleme kültürü üzerine kurulu yarışmaları konu alan psikolojik gerilim filmi 'Ev'in başrol oyuncusu Ahmet Saraçoğlu, filmde kamera görmeden oynadıklarını söylüyor. "Bu filmde, insanların kısa bir süre içerisinde nasıl değişim yaşadıklarını ve bu tarz programlarda nasıl oynadıklarını gözler önüne sereceğiz" diyen Saraçoğlu, 26 Şubat'ta vizyona girecek olan 'Ev'i izleyenlerin, bu tarz yarışmaları sorgulamaya başlayacaklarını düşünüyor.
AHMET SARAÇOĞLU FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ
'Ev' projesine nasıl dahil oldunuz?
Filmde olacağım baştan beri belliydi. Yönetmenlerimiz Caner ve Alper Özyurtlu'yu uzun süredir tanıyorum. Bir buçuk yıl önce böyle bir senaryo yazdıklarını söylemişlerdi. Hikayeyi ilk anlattıklarında çok hoşuma gitti. Filmin, psikolojik gerilim olması ilgimi çekti. Bu filmin izlenebilir olmasının en önemli nedenlerinden biri; samimi ve gerçek olması... Oyuncu olarak inandırıcı olmadığınız tek bir an, büyük bir fiyasko demektir.
DEĞİŞİK BİR DENEYİM OLDU
Filmde, BBG yarışmalarında olduğu gibi kameraları görmeden oynadınız. Bu şekilde oynamak zor olmadı mı?
Normal yarışma formatı gibi camların arkasında kameralar vardı. Ancak eve girip yarışmacıları rehin alan bombacı, bir kameramanı da rehin alıyor ve o, evin içinde çekim yapıyor. Bu, benim için, hem oyunculuk, hem de sinematografik açıdan değişik bir deneyim oldu. Aslında bu, tiyatro alışkanlığı olan oyuncular için çok zorlayıcı bir durum değil.
Filmde '01-Taner' karakterini canlandırıyorsunuz. Nasıl biri Taner?
Taner, eskiden spor muhabirliği yapmış ancak çok fazla yükselememiş. Muhabirlikten sıkılıp emlakçılığa başlamış, ardından da bu yarışmaya katılmış. Yalnız başına ayakta durmaya çalışan bir adam... Yaşça diğer yarışmacılardan büyük olduğu için evin ağabeyi gibi... Oy toplamak için çok mülayim biri gibi görünürken, bombacı içeri girdikten sonra içindeki asıl Taner'i ortaya çıkarıyor ve bir anda en cesurca davranan kişilerden biri oluyor. Sonunda da en önemli kararı veren kişi konumuna geliyor.
BİZDE BAŞARILI KORKU FİLMİ YOK
Türkiye'de korku-gerilim tarzında yapılan işleri beğeniyor musunuz?
Çok başarılı bir korku filmine rastlamadım, özellikle de teknik açıdan... Ama psikolojik gerilim tarzındaki projeler arasında başarılı olanlar var. Bizim filmde de fekt gerektiren durumlar var ama klasik korku filmleri gibi değil...
Sizce bu yoğun rekabet içerisinde 'Ev' vizyonda kendisine nasıl bir yer edinecek?
'Ev', değinilmemiş bir noktaya temas ediyor. Seyirciyi direkt içine alacak bence. Seyirci, bir buçuk saat içinde o evin içinde ne olup bittiğini görecek. Ama herhangi bir karakterle kendilerini özdeşleştirmeyecekler. Çünkü öyle bir senaryo değil bu... Tersine insanların kafasında soru işareti yaratmaya çalışan bir senaryo... Umarım iyi bir gişe elde eder. Psikolojik gerilim seven herkesin izlemesini isterim.
İstanbul Kraliyet Tiyatrosu'nda da Caner Özyurtlu ile birlikte çalışıyorsunuz. Bu sezonda hangi oyunlarınız izleyicilerle buluşacak?
Tiyatromuzu 2005 yılında kurduk. 'Hastasıyız' adlı oyunla perdeyi açmıştık. Bu oyun hâlâ devam ediyor. Bir de 'Denizaltında Altı Tahammülfersah' adlı bir oyunumuz var. Onu da sahneliyoruz. İki oyun da komedi, iki oyunda da insani eleştiriler var.
Birçok oyuncu zamansızlık yüzünden tiyatro yapamamaktan yakınıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Okul yıllarımdan beri tiyatro yapıyorum. Tiyatro yapmamak benim için söz konusu bile olamaz. Tiyatro yapmadığım zaman hastalanan bir adamım... Hiçbir şeye değişmem ve oyunculuk olarak hiçbir şeyle kıyaslamam tiyatroyu. Her oyun ayrı bir eğitim benim için. Ben her zaman tiyatroya zaman ayırıyorum. Dizi setinden çıkıp provaya, oradan da film çekimlerine gidiyorum. Tiyatro yapmak istiyorsanız, bu tempoya alışmanız lazım.
DERDİ OLAN İŞLER YAPIYORUM
Tiyatro oyunlarınızda da, yeni filminizde de toplumsal bir konuya değiniyorsunuz. Buna özellikle mi dikkat ediyorsunuz?
Oyuncu olarak derdi olan projelerde oynamayı tercih ediyorum. Ama bu sadece benim düşündüğüm bir şey değil. Bizim oyunlarımızı yazan arkadaşlarımız da böyle düşünüyor. Biz oyuncular olarak onlara yazım aşamasında müdahale etmiyoruz. Yani aslında bu onların da, tiyatromuzdaki diğer oyuncuların da derdi... 'Ev' filminin dertlerinden biri de bu... 'Yaprak Dökümü'nde oynuyorum. Orada da ailevi meselelerin üzerine gidiliyor. Her gün okuduğumuz, gördüğümüz durumlar 'Yaprak Dökümü'nün içinde var.