Bu yıl 17'ncisi düzenlenen 'Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin en büyük sürprizi, 80'lere damgasını vuran Grace Jones olacak... 16 Temmuz'da İstanbul'da sahneye çıkmaya hazırlanan 'kara panter', 40 yılı aşkın süredir sesi, giysileri, sahne performansı ve şovlarıyla gerçek bir ikon...
BİR BAŞKALDIRI HİKAYESİ...
"Sesim benim tek silahım, savaş aracım" diyen; androjen vücuduyla sayısız sanatçının esin kaynağı olan Jones'un hayatı; tümüyle bir başkaldırı öyküsü... Jones, 1948 yılında Jamaika'da doğdu. Annesi Marjorie, 17 yaşında din adamlığını tercih eden Robert ile evlendi. Kızları Grace henüz altı yaşındayken New York'a taşındılar. Robert, peder olmanın heyecanını yaşarken küçük kızını da babasına emanet etti.
DEDESİNDEN ÇOK DAYAK YEDİ
Vahşi ve saldırgan Jones'un kişiliği; dedesiyle geçirdiği dokuz yılda şekillendi. Asabi, huysuz, kindar, saldırgan ve aşırı kuralcı dedesiyle geçirdiği her gün; Jones için büyük bir işkence oldu. Her gece dayak yiyen, yediği dayaktan dudakları patlayan Grace'in içinde başkaldırı rüzgarları esmeye başladı. 15 yaşında ailesinin yanına geldiğinde, Grace artık siniri kontrol edilemez ve içi nefret dolu bir genç kızdı. Aynı yıl, sayısız olaya karışan Hell's Angels grubuna dahil oldu.
ÖĞRETMENİ YOL GÖSTERDİ
Sabahlara kadar konserlere, mitinglere katılıyordu. Marihuana ve alkolle 15 yaşında tanıştı. O yıllarda hayali, İspanyolca öğretmenliğiydi. Ancak Philadelphia'da yazıldığı bir drama okulu, bütün hayatının değişmesine neden oldu. Drama öğretmeni Jones'a "Gerçekten de inanılmaz bir sesin var. Şarkı söyleyebilirsin. Sesin senin silahın" dedi. Bu öngörüye ragmen Grace; şöhreti ilk olarak podyumlardan kazandı. Uzun ince fiziğiyle kısa sürede Elle ve Vogue gibi dergilerin kapağında yer aldı. Ünlü tasarımcıların favori mankenleri arasına girdi. 'Son derece etkili' bir arkadaş çevresi edindikten sonra 1977'de ilk albümünü çıkardı. Bu sırada tanıştığı Jean-Paul Goude ile romantik bir ilişkiye de başlayan Grace; Amerika'nın tutucu havasından kaçıp, Fransa'ya gitti...
CANLI YAYINDA SUNUCU DÖVDÜ
Goude'un da etkisiyle tarzını tamamen değiştiren Grace, androjen, uzaylı robotları hatırlatan farklı bir imaja büründü. Her hareketiyle dini ve ailevi baskıya başkaldıran, katıldığı televizyon programlarında kendisini sinirlendiren sunucuları canlı yayında dövmekten çekinmeyen Jones; geçtiğimiz yıl yeniden albüm çıkarana kadar son derece sakin bir hayat sürdü.
ŞİMDİ HULA-HOP ÇEVİRİYOR
Bir zamanların kabına sığmayan starı, şimdi bol bol hula-hop çeviriyor. Evde şarap içip, televizyon izlemek en sevdiği şey! Hâlâ marka giyinmeye bayılan, senelerce tüm parasını kürklere harcayan ünlü şarkıcı, mükemmel bir cilde sahip olmasını ise genetik mirasına bağlıyor: "Estetik yaptırmam. Genç öleceğime inanıyordum ama hâlâ hayattayım. Yaşlanmaktan bu yüzden zerre kadar korkmuyorum! Evimde hâlâ partiler veriyorum..."
GÜZEL SESLİ TÜRK ATİLA İLE EVLENDİ
Grace Jones, kariyerinde elde ettiği başarıyı aşk hayatında bir türlü yakalayamadı. Fransız fotoğrafçı Jean- Paul Goude ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşayan Jones'un, bu ilişkiden bir oğlu oldu. Jones'un unutamadığı diğer erkek ise Türk asıllı aşkı Atila Altunbay'dı... 21 yaşındaki Altunbay ile 1996'da evlenen Jones, ancak birkaç sene sonra 'değiştiği ve agresifleştiği için' ondan boşandı.