Türk Pop Müziği'nin en başarılı isimlerinden Yalın, artık sadece klipleriyle değil, bir reklam filmiyle de ekranlara gelecek. Genç sanatçı, Vestel'in yeni ankastre serisinin tanıtımı için çekilen reklam filminde; 9 yaşındaki Alara Bağcı ile kamera karşısına geçti. Ünlü şarkıcıyla, bir reklam filminde oynamaya neden "Evet" dediğini, küçük rol arkadaşını, yeni albüm hazırlıklarını ve kız çocuk sevdasını konuştuk...
Bu size gelen ilk reklam filmi teklifi değildir. Vestel'ciler sizi nasıl kandırdı?
Beş senedir çok proje geldi ama aklıma en çok bu iş yattı. Hem marka, hem proje hem de prodüksiyon açısından... Bir kere hem markanın hem reklam ajansının iyi bir iş çıkaracaklarına çok inandığım için, güvenle bu işe "Evet" dedim.
İYİ PİLAV VE MAKARNA YAPARIM
Reklam bir mutfakta geçiyor. Sizin mutfakla aranız nasıldır?
Yapması açısından değil de yemesi açısından iyidir. Yani çok iyi bir aşçı değilim...
Ufak tefek denemeleriniz olmuyor mu?
Kendi başıma yaşadığım için yapıyorum. Ama sevdiğim şeyleri... Yani birileri yemeğe misafirliğe gelse, nasıl bir sonuç olur bilmiyorum. Ama soslu et, pilav ve makarna yapabiliyorum.
Pilav yapmak kolay değildir ama...
Onu mecburen öğrendim. Ama bazı insanların eli lezzetli olur ya, öyle miyim bilmiyorum. Ben kendi yaptıklarımı yiyorum...
Peki yemeklerinizi tadanlar ne diyor?
Şimdilik bir şikayet gelmedi daha...
Son dönemdeki yeni mutfaklar sayesinde yemek işleri iyice pratik hale geldi. Erkekleri de cezbediyor değil mi bu yeni mutfaklar?
Evet, çok daha kullanışlı oldukları için, biz erkekler de artık kendimizi mutfak işlerinde daha hakim hissedebiliyoruz.
Klip çekimlerinden kameralara alışıksınız ama reklam filmi daha farklı değil mi?
Evet! Ben 24 saat hiç uyumadan video klip çektiğimi biliyorum ama bu iş başkaymış. Bir kere çok detay var. Mesela bir tane elmanın üzerinde ufacık bir tortunun bile temizlenmesi lazım. 30 saniyelik çekim için bir saat hazırlık yapılıyor.
Bu çekim sizin için küçük bir oyunculuk denemesi de oldu aslında...
Doğru! Klipte şarkıyı nasıl söylersem söylerim ama reklam filminde ufak bir senaryo da var.
ÇEKİM ÇOK YORUCUYDU
Dizi tekliflerine neden sıcak bakmıyorsunuz?
Çok dizi teklif geliyor ama ben o işi kıvıramayacağımı düşündüğüm için oralı olmuyorum. Bu reklam filminin içinde olmaktan çok zevk aldım ama çok yorucuydu. Eminim dizi çekimleri de aynı şekilde yorucu olur. Ben şarkı yazmaya daha fazla zaman ayırmak istiyorum, onun için de oyunculuk biraz da gözümde büyüyor. Sadece işimi yapmak; şarkı yazmak, bestelemek, konser vermek istiyorum. Ama kendimi hazır hissettiğim zaman mutlaka bir sinema filminde oynamak isterim.
Son yıllarda ünlüler reklamlarda sık sık yer almaya başladı. Sanki markalaşma yolunda, bir reklamda oynamak, olmazsa olmaz hale geldi...
Yok hayır. Bir ismin markalaşması için, önce belirgin bir şekilde kendi yolunu çizmesi lazım. Sanatındaki duruşunu da belli etmesi gerekir. Siz bunu yaptıktan sonra bu duruşa yakın markalar size gelir.
REKLAM FİLMİNDE PARA VAR
Sizce niye reklam filminde oynamak ünlülere çok cazip geliyor?
Çünkü reklam filmlerinin tanınmak açısından her insanın kariyerine çok artıları oluyor. Televizyonun çok parlak olduğu bir dönemdeyiz. TV şu an belki sinemadan, müzikten de daha önde...
Reklamlardan iyi de para kazanılıyor... Bu da cezbedici değil mi?
Tabii ki... Reklam sektörü herkese para kazandıran bir sektör... Yönetmen de daha fazla para kazanıyor, ışıkçı da kameraman da... Dolayısıyla herkes reklam işini çok seviyor.
KEŞKE YARIN EVLENSEM HEMEN BİR KIZIM OLSA!
Reklam filminde 9 yaşındaki Alara Bağcı ile birlikte rol aldınız. İyi anlaşabildiniz mi?
Orada burada hep söylüyorum zaten; acilen çocuğum olsun, hatta kız çocuğum olsun, dört tane olsun diyorum. Böyle diyen birisi olarak Alara'yı görünce bayıldım. Öyle bir kızım olsun çok isterim. Alara, evlilikle ilgili planlarımı öteleme içgüdümü ortadan kaldırdı. Onu gördükten sonra "Keşke yarın evlensem ve hemen bir kız çocuğum olsa" dedim.
Yeni albüme başladınız mı peki?
Evet! 2011'in Haziran ayına yetiştirmeye çalışıyoruz. Şu anda çok mutluyum. O yüzden yazı yakalasın istiyorum. Çünkü yaptığım şarkılar biraz daha yaza yönelik oldu.
Bu ekstra mutluluğun kaynağı ne? Sadece mutluyum. İnsan bazen çok mutlu olur, bazen de çok depresif olur.
SANCI ÇEKERİM
Her zaman rahatlıkla söz yazabiliyor musunuz?
Yok, ben günde beş-altı şarkı yazabilen biri değilim. Ayda iki tane yazabiliyorum. Hatta beş-altı ay hiç şarkı yazmadığım bile oldu.
Yazamayınca sancı çekiyor musunuz?
Çekmez miyim! Her seferinde "Bu sefer bitti, bir daha olmayacak" diyorum. Ama kendime baskı yapmıyorum.
TEK BAŞIMA KALAMIYORUM!
Albümün önümüzdeki Haziran'da çıkaracağınızı söylüyorsunuz. Çok uzun bir süre değil mi bu? Bazıları bu süreye iki-üç albüm sığdırıyor...
Olabilir! Bir ayda, hatta 15 günde albüm yapıldığını da gördüm. Teknoloji çok ilerledi artık. Ama biz çok titizleniyoruz, çok üstünde duruyoruz, çok inceliyoruz yaptığımız işi. Hatta bir yerden sonra çalıştığım arkadaşlarım benden saklanmaya başlıyorlar. Çünkü çok kurcalıyorum. Onun için de uzun sürüyor. Aslında bana kalsa üç yılda bir albüm çıkartabilirim.
BENDEN ŞİKAYETÇİLER
Etrafınızdakiler bu detaycılığınızdan şikayetçi değil mi peki?
Şikayetçiler tabii. Özellikle prodüktörüm Alper Erinç... En son albümde her şey bitti, ben hâlâ kurcalıyordum, albüm basılmak üzere teslim edilecek, ben son gün yine delirip, bütün her şeyi iptal edip bazı şeyleri değiştirmeye çalışıyordum. Herkes telefonlarını kapatıp açmadı.
Fazla mükemmeliyetçi misiniz?
Galiba. Müzik öyle bir şey ki hiçbir zaman hayal etmenin sonu yok. "Orada keman yerine başka bir şey de olabilirdi" diye düşünmeye başladığınız andan itibaren sıkıntılar başlıyor.
Yaptığınız şarkıları dinlettiğiniz bir ön jüri var mı?
Var var! Önce şarkılar benden bir geçiyor. Sonra çok yakınım, çok sevdiğim birkaç insan vardır, onlara mutlaka dinletirim.
Gelelim özel yaşantınıza... Kalabalık bir hayat mı sürüyorsunuz? Eşiniz dostunuz çok fazla var mı?
Evet. Etrafımda insan olmasını çok seviyorum. Yani tek başıma kalabilen biri değilim ama şarkı yazmam için yalnız kalmam gerekiyor. Bazen bunu başaramıyorum ama...
Belki de arkadaşlarınıza "Beni aramayın, gelmeyin" diye tembih etmeniz lazım...
Ama insan seviyorum, yapacak bir şey yok. Yalnız kalmak istemiyorum.
Aşk hayatınızla basına pek yansımıyorsunuz. Sadece yakın zamana kadar yabancı bir kız arkadaşınız olduğunu biliyorduk. İlişkilerinizi saklamak için çaba mı sarf ediyorsunuz?
Evet, çaba sarf ediyorum. Bu bir klişedir ama yine de söyleyeceğim; basının nerede olduğu bellidir. Kız arkadaşımla birlikte basının olduğu yerlere de gittim ama çekileceğimi bilerek... Genel olarak öyle yerlere gitmemeye dikkat ediyorum. Zaten ben biraz daha evcimen bir insanım, evi çok severim.
İLİŞKİ YIPRANIYOR
İlişkilerinizin yazılmasının imajınıza zarar vereceğini mi düşünüyorsunuz?
Yok, hayatım boyunca hiç böyle düşünmedim. Özel hayatım kimseyi ilgilendirmez diye de düşünmüyorum ama ben burada biraz daha bencil davranıp ilişkimi korumak adına basından uzak duruyorum. Çünkü ilişki bir şekilde dillere düştüğü zaman, konuşulmaya başlandığı zaman yıpranıyor.
BASINDAN UZAK DURUYORUM!
Basının yazdığı senaryo çok belli; önce 'Beraberler', sonra 'Kavga ettiler', sonra 'Ayrıldılar', sonra da 'Barıştılar' diye yazılır. Bu trafik hep bu şekilde akar. Bunlar da hayatları ve ilişkileri çok etkiliyor. Bu nedenle ilişkilerimi basından uzakta yaşamaya çalışıyorum ki daha sağlıklı aşk yaşayabileyim...