Ünlü Slovak manken Adriana Karembeu, Fransız işadamı Alain Legout ile birlikte 7 yıl önce kurdukları kozmetik, makyaj ve SPA ürünlerinin Türkiye'deki ikinci şubesini açmak için önceki gün Best Western Şile Gardens Hotel'e geldi. Türkiye'de olduğundan dolayı mutluluk duyduğunu söyleyen ünlü manken, SPA merkezinin içindeki Türk hamamında bol bol poz verdi. İlk kez 23 yıl önce Türkiye'ye geldiğini söyleyen Karembeu'yla, İstanbul'u ve özel hayatını konuştuk.
7 yıldır kozmetik, makyaj ve SPA kozmetiği üzerine ürünler yapıyorsunuz. Bu işe girme fikri nasıl oluştu?
Manken olduğum için makyaj konusuyla çok ilgiliyim. Zaten makyaj yapıla yapıla, zamanla deney tahtası haline geliyorsunuz. Ama ben, o dönemde kendi kozmetik ürünlerimi seçmeye gayret ediyordum. Bu işe girme nedenim; bu konuda edindiğim deneyimlerdi.
İSTANBUL BÜYÜLÜYOR
Türkiye'deki ilk SPA şubesini Ankara'da ikincisini ise Şile'de açtınız. Ankara'daki talep sizi memnun etti mi?
Ankara'da işler İstanbul'dakinden çok farklı... İnsanlar, Şile'ye tatile geliyor ve SPA'ya bütün günlerini ayırabiliyorlar. Ankara'da ise durum farklı. İnsanlar ancak iş toplantısından çıkıp öğleden sonralarını kendilerine ayırabiliyorlar. Türkiye genelinde SPA'yı genç ve orta yaşlı; sosyo ekonomik durumu ortalamanın üzerindeki herkes tercih edebiliyor. Bu yüzden SPA işini, her zaman ve her yerde yapabilirsiniz.
Türkiye'ye ilk ne zaman geldiniz? Türkiye'yle ilgili aklınızda kalan bir anınız var mı?
Çekoslovakya'dan ilk kez 23 yıl önce, annemle birlikte geldik ve Kapalıçarşı'ya gittik. Annem bana kot ve mont aldı. Maddi imkansızlıklarla aldığımız o montu atmaya kıyamadım, hâlâ saklıyorum.
Burada en çok beğendiğiniz yer neresi?
En çok sevdiğim yer İstanbul... Şehrin kendine has bir çekiciliği ve büyüsü var. Yazar ya da ressam olsaydım, mutlaka İstanbul'da yaşamayı tercih ederdim. Çünkü İstanbul'un size vereceği ilhamın sınırı yok. Dolmabahçe ve Sultan Ahmet Camii de beni çok etkileyen mekanlar arasında...
TARKAN'I BİLİYORUM
Türkiye'de tanıdığınız manken var mı?
Teker teker isim söylemem mümkün değil, ama birçoğuyla tanıştım.
Peki sanatçılardan kimi biliyorsunuz?
Tarkan'ı hatırılıyorum; çok yakışıklı biriydi.
Ülkenize döndüğünüzde Türkiye ile ilgili neler anlatıyorsunuz?
Herkese Türkiye'ye gitmelerini tavsiye ediyorum. Zaten Türkiye'ye gelip de, burayı sevmeyen bir kişiyle bile karşılaşmadım. Türkiye'de çok güçlü bir potansiyel var. Harikulade doğanız, güçlü bir tarihiniz ve çok güzel yemekleriniz var.
TÜRK KADINI BAKIMLI ERKEKLERİ TUTUCU!
Güzelliğinizi nasıl koruyorsunuz?
Güzelliği koruyamazsınız; ben de koruyamıyorum. 40 yaşındayım ve biliyorum ki, kırışıklıklar geliyor. Eskiden hiç kırışığım yoktu ama şimdi var. Bu güzelliğin bende kiralık olduğunu düşünüyor ve vakit buldukça kendimle ilgilenmeye gayret ediyorum. Güzellik konusunda cildimin, yüzümün ve vücudumun temizliğine özen gösteriyorum.
ESMERLER ÇOK ÇEKİCİLER!
Türk insanı sizce güzelliğine düşkün mü?
Türk kadınları; bakımlı ve kendilerine çok dikkat ediyorlar. Erkekler bu konuda Avrupalı erkeklere göre biraz daha tutucu... Benim için Doğulu güzelliğiniz var. Ben, herkesin sarışın ve açık tenli olduğu bir ülkeden geliyorum. Bu yüzden esmer insanlar, bana her zaman çok daha ilginç ve çekici gelmiştir. Uzun boylu ve esmer erkekleri çok beğeniyorum. Türkiye'de de bu özelliklere sahip çok insan var.
REKORLAR KİTABI TUVALETTE DURURDU
126 santimetrelik bacak boyunuzla Guiness Rekorlar Kitabı'na girmek size ne hissettiriyor?
Tuhaf... Biz küçüktük; Guinness Rekorlar Kitabı bizim tuvalette dururdu. O kocaman, kalın kitabın sayfalarını tuvalete her girdiğimizde çevirirdik. (Gülüyor) Kitabın içindeki bütün adamlar, bize çok tuhaf gelirdi. Şunun en uzunu, bunun en kısası ve en büyüğü gibi... Ama tabii ki, bu meslekteki 'En uzun bacaklı kadın' olarak anılmak bir iltifat... Bu kitabın içine girmek de benim için iltifatların en büyüğü...
Bu kadar yoğun çalışırken özel hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Göçebe gibi, otellerde yaşamaya alıştım. 20 yıldır böyle bir hayat sürüyorum. Bu benim için bu normal. Evli olduğumda kocamın (futbolcu Christian Karembeu) hayatı da aynıydı; o da benim gibi yaşıyordu. Evde geçirdiğimiz zaman çok azdı. Peş peşe iki gün evde oturamazdık.
Çok yoğun tempoda yaşamak ilişkinizi zorlaştırmış mıydı?
Altı yıl bu şekilde evli kalmak zor olmadı mı? Hayır, o dönem sorun yaratmamıştı.