BKM yapımcılığında, ünlü müzisyenler Aykut Gürel ve Murat Yeter önderliğinde hayata geçirilen '90-60-90' konseri; yarın akşam Turkcell Kuruçeşme Arena'da seyirciye nostaljik anlar yaşatacak. Son 40 yılın parçalarının çalınacağı konserde; Selami Şahin, Yıldız Tilbe, Hüsnü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek, Danna Leese ve Aşkın Arsunan gibi ünlü sanatçılar da performans sergileyecek. Konserin yaratıcılarından Yeter, "Her yıl Aykut'la bir proje yapmanın hayalini kurarız ama yapamayız. Bu yıl inşallah şeytanın bacağını kıracağız" dedi. İki usta müzisyenle, projenin perde arkasını konuştuk.
ZEVKTEN KUDURTACAĞIZ
Bu proje nasıl gelişti?
AYKUT GÜREL: Murat'la 1996 yılında kurduğumuz ve birlikte çalmaktan çok büyük keyif aldığımız bir grubumuz vardı. O gruba 2002'de ara verdik. Şimdi keyif almak için yeniden bir araya geldik. "60'lı, 70'li yılların en sevilen şarkılarını yeniden çalalım" diyerek böyle bir konser organize ettik. Bizim çalacağımız şarkıların hepsi çok güzel. Dinleyenleri zevkten kudurtmak istiyoruz. Çok eğleneceklerini düşünüyorum.
Geçmiş yıllarla kıyasladığınızda; Türkiye'deki müziğin çok değiştiğini söyleyebilir misiniz?
A.G.: Değişmeyen bir şey kalmadı ki; müzik de değişti! Ama kıymetli olan şey, hâlâ kıymetli. Şimdilerde daha hızlı bir tüketim var. Aslında benim bu konuyla ilgili bir kavgam filan yok, kötü bir şey olduğu için de söylemiyorum ama durum öyle!
MURAT YETER: Bugün birçok ünlü şarkıcı; o yıllara ait şarkıları mutlaka repertuvarlarına alıyor.
yenilerde iş yok ki!
Neden o yıllara bir geri dönüş oldu sizce?
A.G.: Ebru Gündeş, Ozan Çolakoğlu ve Volga Tamöz; geçtiğimiz günlerde 90'lı yılların şarkılarıyla yeni albümler çıkardılar. Yeni yapılan şarkılarda iş yok ki! Son dört senedir Türkiye'de beste yapan çocuklara bakıyorum da; müzikte kısır döngü var. 90'lı yıllarda aktif üretim yapan iki yüze yakın yapımcı varken, şu an ikiüç yapımcı var. Beste yapan birkaç isme fazla yükleniyorlar. Türkiye'nin en üretken insanlarından Sezen Aksu bile bestelerini yapar ve durur. Yaptıklarının yüzde 80'ini masa altına koyar, yüzde 20'sini masa üstüne çıkarır. Yapımcılar isim yapanların üstüne giderek onları da tüketti. Müzik aynı yerde dönüp duruyor; bunlar çok ticari numaralar. Şimdi durum öyle bir yere geldi ki; "Albüm yapamıyoruz, satamıyoruz" deniyor. Biz de "Ne yapalım eskiden güzel şarkılar varmış" deyip, tekrar seslendiriyoruz.
M.Y.: Yeni şeyler prodüktörlere ters geliyor; yine aynı türde şarkılar istiyorlar. Risk almak istemiyorlar; bu nedenle bütün şarkılar aynı, alt yapıları aynı...
SAKİNLEŞTİRİCİ ALIRIM
Bu projeler devam edecek mi?
M.Y.: Devam edecek tabii ki.
A.G.: Bu memlekette iş yapmak çok zor. Tek başına çıkıp şiir okuduğunuz zaman sıkıntı yok ama kalabalık bir insan grubuyla çalıştığınızda, işiniz biraz zorlaşıyor. Çünkü kimsenin adam gibi bir şey yapmaya niyeti yok! Herkes parasını alıp bir an önce eve gitmek istiyor. 'İşimizi iyi yapalım' zihniyeti yok! Hep arıza çıkaran, egosu patlak birileri oluyor ve iyi iş yapmamızı zorluyor. Bir de konser verebilmek için bunun ekonomisinin yaratılması gerekiyor ama Türkiye'de bunu başarmak artık zorlaştı.
Neden?
M.Y.: Çünkü konsere gitmeye niyeti olmayan milletiz. 2.5 milyonluk Amsterdam'da iki bin 800 konser salonu olduğunu biliyor musunuz? Koskoca İstanbul'da beş konser salonu bile yok! Bu halkımızın gösteriye gitmeye niyetinin olmadığının en büyük göstergesidir. Bunun üstüne Tarkan gibi starlarımız da; son 10 yıldır 'iki dondurma çubuğuyla, bir cipsle konserlere bedava gir' zihniyetini yarattı. Müziği bedava yapmasınlar; insanlar para vererek bilet alsınlar.
M.Y.: Aykut'la her sene proje yapmak isteriz, sonra patlarız. Ancak bu sene şeytanın bacağını kıracağız. Çok güzel bir ekiple, seyirciye keyifli saatler geçirteceğiz. Ben 30 yıldır sahneye çıkıyorum ama her seferinde çok heyecanlanırım. Sahneye çıkmadan önce sakinleştirici bile alırım. Yine aynı şekilde büyük bir heyecan duyuyorum.