Aileden Trabzonlu Alper Kul, Karadeniz fıkralarının başkahramanı Temel'i canlandırdığı 'Sümela'nın Şifresi' filmiyle büyük çıkış yapmıştı. Film gişede beklenenin üzerinde başarılı olunca 'Moskova'nın Şifresi' adlı ikinci bölüme de start verildi. Filmin çekimleri Moskova, Trabzon ve Karadeniz'in çeşitli illerinde devam ederken; Yeni Aktüel'den Gönül Özcan, Kul'la Trabzon'daki film setinde buluştu. İşte yıllarca dizilerdeki yan rollerde ağlamaktan sıkıldığı için komediye geçtiğini söyleyen Kul'un hikayesi...
BENİM MELEĞİMDİ
Oyunculuk, hayatınıza nasıl girdi?
Babamın mesleği otobüs işletmeciliği... Ben de ona yardımcı oluyordum. Günün birinde Savaş Dinçel'in bir oyununu izledim. Bunu meslek olarak yapabilirim diye aklıma düştü... Sonra Savaş Dinçel'in hocalık yaptığı Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ne gittim. Dinçel beni tekrar yönlendirdi, yurt dışında okumamı tavsiye etti. Indiana Üniversitesi'ne gittim. Savaş Dinçel'le aynı oyunda oynama lüksüne eriştim o vefat etmeden önce. Hayatımın meleği oldu yani...
Tek kişilik bir gösteriyle çıkış yapmıştınız...
Evet, 'Caveman' (Mağara Adamı)... Oyun 27 ülkede oynanıyor. Adaptasyonunu ben yaptım ve BKM'de başladık. Zor bir işti.
Şimdi nasıl gidiyor işler?
'Caveman'i iki sene oynadım epey ilgi gördü. Sonrasında daha bize ait konuları dillendirmem gerektiğini düşündüm ve 'Babamın Oğlu' diye tek kişilik bir oyun yazdım; şu anda da onu oynuyorum. Ekim'de Avrupa turnesi var. Ondan sonra da 'Moskova'nın Şifresi' vizyona girecek. Ocak'ta da yeni bir oyun olacak. TV'deki 'İnsanlar Âlemi'nin de proje tasarımını yaptım.
Şöhret hayatınızı nasıl etkiledi?
Anneannemin adı Şöhret (Gülüyor). Ayrıca hacı. İsmini değiştirmek istiyor mahkeme kararıyla.
Nasıl bir çocukluğunuz oldu?
Çok sünepe bir çocukluğum oldu. Çok eziktim ya... Sıfır karizma! Ortaokulda dayak yerdim. Sürekli futbol oynamaya çalıştım, beceremedim... 'Biraz karizma yapayım, basketbol oynayayım' diyorum; boyum kısa, olmuyor. Sınıfın en kısa boylusuydum. Gizli gizli hormon aldım.
TROL GİBİ OLMUŞTUM
Nasıl yani?
Almanya'dan yeğenim geldi, ondan aldım. Hormon ilaçları alınca boynumdan kıllar çıktı... Bu sefer sınıfın hem en kısa boylusu hem de en kıllısıydım. Kısa boylu trol gibi bir şey oldum! Rezaletti ya ergenlik dönemim, rezaletti. Çocukluk dönemim iyiydi ama. İstanbul Fatih'te doğup büyüdüm. Tarihi yapıların içinde, cami avlusunda oynayarak... Fakat ergenlik, 12 yaş sonrası felaketti. 18 yaşına kadar... Lisede de kız arkadaşı olmayan, hem dersleri kötü, hem de sosyal hayat sıfır... O dönem tiyatroya tutunduk da Allah'tan, yırttık; yoksa benim hiç tutar yanım yoktu.
Peki şimdi nasıl kadınlarla aranız?
Şifreyi çözdüm diyebilirim... Çok iyi... Her şey güvenle ilgili. Oyunculuk yaparak insanlara kendini beğendirdiğin anda özgüven sahibi oluyorsun. Özgüven sahibi olunca da hayatta bütün sıkıntıların, kadın-erkek ilişkileri de dahil, çözülmüş oluyor.