Yaz boyunca yemeğini deniz kenarında, iyot kokusu eşliğinde yemek isteyenler; sıradan lezzetlere, sıradışı faturalar ödedi. Aslında bu konudaki ilk itiraz Türkiye'nin en zengin adamından gelmişti. Rahmi Koç, Türkiye'de restoranların pahalı olduğundan şikayet etmişti. Daha sonra tatil beldelerini ziyaret edenler, mönülerin bozulduğunu, fiyatların ise ters istikamette seyrettiğini gördü. Bodrum'daki 50 liralık lahmacun ise bu duruma son noktayı koydu. Serdar Turgut da köşesinden Türkiye'de hiçbir restoranda yemek yememeye karar verdiğini ilan etti. Yeni Aktüel dergisi de "Bu yaz yemek yerine niye kazık yedik?" sorusunu; gezmeyi, yemeyi, yeni yerler keşfetmeyi seven üç isme sordu.
HAŞMET BABAOĞLU (Yazar)
TATİLCİ ZİHNİYETİ YAZLIKÇILARI ACITIYOR
Başka yerleri bilmiyorum ama Çeşme ve Alaçatı'nın suyu çıktı. Evet, buralarda sezon çok kısa ve bazı işletmeler çok büyük yatırımlar yaptı. Ancak bu yeme-içme ve servis için çıkarılan inanılmaz faturaları anlamak mümkün değil.
TALEPLERİ FARKLI
Çeşme ve Alaçatı'da temel mesele şu; üç günlüğüne gelen tatilcilerle, üç ay kalan yazlıkçıların zihniyeti farklı. Tatilciler o kısa zaman aralığında mutlu olmak ve her şeyi tüketmek istiyor. Merkezde hoş yerlerde oturup çay-kahve içmek, plajda denize girmek, güzel yemeklerin olduğu sofraya oturmak gibi talepleri var. Üç günlüğüne gelen tatilci, faturayı umursamıyor. Aldığı haz karşısında, buna değer diye düşünüyor. Bir süre sonra da olay haz olmaktan çıkıp acıya dönüşüyor. Burada çay bahçeleri kafeye, plajlar beach club'a dönüştü. Saçma sapan bir tatilci tipi oluştu ve işletmeci de onun üzerinden para kazanıyor. Kıyı kasabası kalmadı. Bu sorun yerel yönetimlerle kontrol altına alınabilir.
NUR ÇİNTAY (Gazeteci-Yazar)
BİLE BİLE KAZIK YENEN YERLER VAR
Yeme âleminde belli kurallar vardır. Bazı yerlere giderseniz, oralarda kazıklanırsınız. Bir magazin figürünün Bebek civarındaki mayınlı bölgelere ayak bastıktan sonra gazetelerdeki fotoğraflarına itiraz etme hakkı yoksa; Bodrum'daki Maçı Kızı'nın 50 liraya lahmacun satmasına da şaşırmamak gerekir. Maça Kızı yıllardır böyledir, beğenmeyen gitmez.
salaşlar da değişti
Bu yaz asıl saçmalık, 'normal' insanların gittiği kendi halindeki yerlerin de şirazeden çıkmasıydı. Kuzey Ege'nin olabilecek en salaş, salaşlığı artık vurdumduymazlığa vardıran köy kahvesinin; kalkıp da İstanbul fiyatı çekmesine, birilerinin 'Bir dakika' demesi gerekmez mi?
VEDAT MİLOR (Gurme)
FİYATLAR KALİTEYE GÖRE ÇOK PAHALI!
Tatil yörelerindeki restoranların fahiş fiyat politikası şimdi ortaya çıkmadı. Ben bunu uzun zamandır söylüyorum; Türkiye'deki fiyatlar, kaliteye göre pahalı.
BİLİNÇSİZ TÜKETİCİ
Tarla domatesine, ısırgan otuyla yetiştirilmiş maydanoza elbette daha fazla para ödememiz normaldir. Karakovan balının kilosunun 250 lira olması da normaldir. Birkaç yıl önce Türkbükü'nde; bir çay, dört biraya 100 lira ödediğimden bu yana, ülkemizde tatil yapmıyorum. Sunulan bira özellikli olsa, yüksek fiyatı tabii ki anlarım. Bazen bir yemeğe gerçekten çok fazla para öderim ama tadı üç sene aklımda kalır, verdiğim paraya değer! Aslında temel sorun; tüketicinin bilinçsizliği, herkese hava atmaya çalışması... Biraz süslü yemek, iyi muamele, etrafta üç güzel kız varsa, alın size popüler mekan. Ondan sonra da elbette lahmacunu 50 liraya satıyorlar. Eğer lahmacunu Japonlar'ın Wagyu sığırından yapıyorsanız, bu fiyatı kabul edebilirim.
