İnsan hayatına dair en minimal aşk hikayelerinden en büyük aksiyon hikayelerine kadar uzanan yolculukta 'Osman Sınav Sineması'nı görebilirsiniz. Ama bunların içinde hiç değişmeyen bir şey vardır; o da benim karakterlerimdeki adalet duygusudur. Karakterlerin mutlaka adalet duygusuyla, bir adaletsizlikle başları belaya girer benim işlerimde. İkinci olarak da mutlaka aşıklardır. Ben yerli olmaktan yanayım. Yaşadığınız coğrafyanın, ülkenin kültürel kimliğine doğru bakmak, uluslararası olmak için mutlaka yerli kültürden geçmek gerekiyor. İnsanı daha iyi tanımak için toprağına doğru yolculuk yapmanız, toprakla bağlarına, köklerine inmeniz gerekiyor. Anlattığınız insan ya da drama ne kadar derin olursa olsun; yalın anlatmak çok önemli. Yalınlık basitlik değildir; yalınlıkta derinlik de vardır. Türk sinemasında birçok eksik var. Daha iyi olabilmemiz için yapılması gereken çok iş var ve onları yapmıyoruz. Mesela festivaller yeni sinemacı çıkarma konusunda bir kaynaktır. Sinemanın ana sermayesi 'yeni kreatifler'dir bence. Ama "Şu kadar param var, bir film çekelim" diyen üç-beş arkadaş bir araya geliyor ve bir film çekerek festivallerin yolunu tutuyor. Bunların olması lazım çünkü bunlar birer zenginlik ama asıl sinemayı taşıyan fil ayaklarının da olması gerekiyor. O fil ayakları yok Türk sinemasında. Eleştiriliyor ama Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz yakalıyor bunu mesela. Bu insanlar da sinemacı değil; tiyatrocu, komedyenler. Sinemayı taşıyan belli türler, içinde önemli aktörlerin olduğu önemli filmlerin olması gerekiyor. Bu filmlere Türkiye'deki sinema düşünürleri, sinema yazarları 'gişe filmi' diyerek küçümseyerek bakıyorlar. Gişe filmi günah mı işliyor? Sonra da "Az bilet satılıyor" diye yakınıyoruz. İnsanlar sinemaya değişik amaçlarla giderler, sıkılmak için gitmezler.
SİNEMAMIZDA PATLAMA FALAN YAŞANMIYOR
"Son dönemde Türk sinemasında bir patlama yaşanıyor, ne diyorsunuz?" diye soruyorlar. Patlama falan olduğu yok. Film sayısı belli. Türk sinemasının yıllık dönem yapım cirosu 50 milyon dolar civarında. Televizyon sektörü 1 milyar dolara doğru gidiyor. Tabii ki dikkate almamız gereken önemli unsurlar da var; uluslararası festivallerde alınan ödüller gibi... Bunlar çok kıymetli ve çok önemli ama o yelpazenin içinde durması gereken bir tür. Sadece onunla kalırsak elimizde kuru bir heykelle kalırız. O kırmızı halıların, o ödüllerin dağıtıldığı büyük salonların arka bahçesinde bir market var. O markete girmek gerekiyor.
KADRO HER ZAMAN BÖYLE İYİ OLMAZ
'Uzun Hikaye', benim 11 yıldır çekmek istediğim bir hikaye. Mustafa Kutlu'nun kitabından uyarlama. Film olabilmesi için iyi bir çalışma gerekiyordu. Senaristimiz Yiğit Güler'le çalışmaya başladık ve Yiğit çok iyi bir iş çıkardı. Çok iyi oyuncular var kadroda. Bir filmin kadrosu her zaman bu kadar iyi olmaz. Bazı filmler 8-10 yılda yapılan filmlerdir. Bu da benim böyle bir filmim.
Vedat Özdemir müthiş görüntüler aldı filmde. Ben hayal ederken o gerçekleştiriyordu; masal atmosferi oluştu. Dönem eleştirileri var ve yine adalet duygusu ön planda. Yine aşk var. Osman Sınav Sineması'nın özelliklerinin tümü bu filmde var.
BAĞIMSIZ DİYE BİR ŞEY YOK!
"Bağımsız film yapıyoruz biz" diyorlar. Neye bağımlısın ki bağımsız film yapıyorsun? Universal, Türkiye'de stüdyo açtı da bizim mi haberimiz yok? Bağımlı, bağımsız diye bir şey yok Türkiye'de.
TARİHİ 'KURTLAR VADİSİ' GELİYOR
TV için birkaç proje üzerinde çalışıyorum. 2. Abdülhamit dönemini anlatan bir projeyi önümüzdeki sezon için hazırlıyorum. Tarihin 'Kurtlar Vadisi' olarak kodluyoruz bunu. Çok önemli bir dönem; bu yüzyılı ve etrafımızdaki ateş çemberini anlamak için o yüzyılı bilmek gerekiyor.
