Embriyo çok dinamik bir yapıya sahiptir. Gelişimi sırasında belli saatlerde sürekli bölünerek hücre sayısını artırır. Bu bölünmelerin takibi, embriyonun kalitesinin belirlenmesi açısından önemlidir. Embryoscope yöntemi; dondurma işleminden önce, doğru embriyoların seçilmesi ve saklanması konusunda bize yol gösteriyor. Klasik yöntemlerde; embriyoların saklandığı kuluçka dolaplarına döllenmiş yumurtayı koyuyor ve sonrasındaki gelişimini ancak günlük olarak takip edebiliyoruz. Bir anlamda işimiz şansa kalıyor. Üstelik embriyoları; sadece belirlenen günlerde ve çok kısa bir süre için cihazdan çıkartarak kontrol edebiliyoruz. Embryoscope yönteminde ise Embriyo İzleme Sistemi ile tüm bu olumsuz koşullar ortadan kalkıyor. Bu sistemde; embriyolar anne rahmini ısı ve nem gibi özellikleriyle taklit eden bir cihazın içerisinde izleniyor. Bu cihazın içerisinde bulunan kameralarla embriyolar; dakika dakika gözlemleniyor, her 10 dakikada bir de fotoğrafları çekiliyor. Bu görüntüler arşivleniyor. Tüm embriyo gelişimleri karşılaştırılabildiği gibi; hastanın daha önceki tedavilerindeki embriyo gelişimleri de rahatlıkla karşılaştırılabiliyor. Embriyoların bölünmeleri tam olarak tespit edilebiliyor ve gelişimleri yedi gün, 24 saat kesintisiz olarak takip ediliyor. En iyi gelişim hızına sahip olan embriyo transfer edildikten sonra, kalan iyi kalitedeki embriyolar da donduruluyor. Pek çok hastalığı beraberinde getiren obezite; gebelik şansını da ciddi boyutlarda düşürüyor. Obezite, adet düzensizliğinin yanı sıra yumurtlama problemine de sebep oluyor ve kadının doğal yolla gebe kalmasını engelliyor. Fazla sayıdaki yağ hücreleri, östrojen dengesini bozuyor. Yüksek miktardaki östrojen ise yumurtlamayı engelliyor. Yüksek vücut kütle indeksi; metabolik bozukluğa yol açarak yumurtaların olgunlaşmamasına ve küçük kalmasına sebep oluyor. Artan kilo ile gelişen hiperandrojenizm (vücutta testosteron gibi erkeklik hormonlarının artması) ve yumurtlama bozukluğu, gebe kalmaya engel oluyor. Gebe kalmak için en ideal vücut kütle endeksi (VKİ); 21-29'dur. Yapılan çalışmalarda; obez kadınların yüzde 5 oranında kilo kaybetmesiyle, adet düzensizliği vakaların yüzde 60'ında bu problemin ortadan kalktığı ve adetlerin tekrar düzene girdiği belirlenmiştir. Dondurulmuş embriyo transferi ile geçmişte gebelik şansı yüzde 20'lerdeyken, bugün artık yüzde 40-50'lere ulaştı. Bu başarı oranı; dondurma yöntemi yerine vitrifikasyon yönteminin uygulanmasıyla ve embryoscope'la her geçen gün biraz daha yukarılara çıkıyor. Transfer sonrasında, çiftlere embriyolarının görüntülerini içeren CD'leri veriyoruz. Böylece ilk bebek albümlerini oluşturmuş oluyoruz. Endometriozis adı verilen çikolata kistleri; yumurtalık üzerinde gelişen kitlelerdir. Büyüklükleri normal şartlarda 1-10 santim arasında değişebilen çikolata kistleri; yumurtlama fonksiyonunu bozmaları ve tüplerde yapışıklığa neden olmaları yüzünden gebeliğe engel olabilir. Bu kistler her 15 kadından birinde görülür. Ultrason ve birtakım testler ile rahatlıkla tanı konabilir. Biyopsi yapılması tanıyı kesinleştirir ama bu yönteme pek gerek duyulmaz. Çikolata kistlerinin tedavisi cerrahi olmakla beraber, ilaç tedavisi de etkili olmaktadır. Laparoskopi yöntemi ile kist çıkartıldığı zaman; hem kısırlık sorunu, hem de sancılar sona erecektir. Operasyon sırasında yumurtalık ve rahmin alınması gerekmez. Ancak kistin tekrarlama riski yüksektir. Yapılan araştırmalar; en iyi tedavi yöntemlerinde bile, kistin beş yıl içersinde, yüzde 50 oranında tekrarladığını göstermiştir. KANSERE DÖNÜŞMEZ
Her ay rahim içinde olan endometrium, adet ile birlikte dışarı dökülür ve yeniden yapılanmaya başlar. Yumurtalık üzerindeki ufak kan birikintileri ise yumurtalık içinde hapsolarak birikir ve aynı çikolata görünümünde sıvı içeren birtakım kitlelere neden olur. Bu kitlelerin yani çikolata kistlerinin; kadının hayat kalitesini düşürse de, kansere dönüşme riskleri azdır.
