Bu köşeyi okuyanlar biliyor. Günün yorgunluğunu atmak, televizyon karşısında kirlenen ruhumu arındırmak için günde en az iki saat belgesel kanallarını izliyorum. Peki belgesel kanalı izlemek faydalı bir şey mi? Bunu sormak bile abes. Tabii ki faydalı. İnsan, dağarcığına yararlı bilgiler ekliyor, dünyaya karşı duyarlılığı artıyor... Ama bu ikincisi, insanda bazen paranoyaya da sebep olabiliyor. Dün Takvim gazetesinin ilk sayfasında bir sütuna 5 santim büyüklüğünde, neredeyse damga pulu ebadındaki küçücük haberi okuyunca irkildim. (Sabah'ın birinci sayfasında 5 santimlik tek satır başlıktı) Bin yılın en soğuk kışı geliyormuş. Bilim adamları, Gulf Stream sıcak su akıntısının etkisini yitirdiğini, bu kışın dondurucu geçeceğini söylemişler. Bir belgesel kurdu olan bendeniz, bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyordum. Zira Gulf Stream, dünyada mevsimleri etkileyen en önemli coğrafya olaylarından biriydi. Okyanuslar aracılığıyla dünyayı dolaşan bu akıntı, hava sıcaklıklarını, yağışları, mevsim geçişlerini belirliyor, iklim üzerindeki en önemli parametre olarak biliniyordu. Bu akıntının etkisini yitirmesi demek, dünyada sonun başlangıcı demekti. Bana göre bu pul kadar haber sadece dünün değil, son birkaç yüzyılın en önemli haberi idi. Bilim adamları, "Yarın hava yağmurlu olacak" türünden bir meteoroloji tahmini yapmamış, "Buzul çağı geliyor" demişlerdi. Haydi buyrun bakalım... Eğer belgesel izlemeyen biri olsaydım, bu akşam yine horul horul uyurdum. Ya şimdi?..