Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Küçük Osman, Mazhar Osman'lık

Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin son bölümünü izlerken, ister istemez "70'li yıllarda bu işler bu kadar kolay mıydı?' diye düşündüm. Zira İstanbul'un orta yerindeki mahalleye kuma olarak gelen Carolin'e kimse tepki göstermiyor, yadırgamıyordu.
Aylin'in önce Murat ile evlenip boşandıktan sonra bu kez ağabeyi Soner ile evleniyor olmasına da sinir küpü Ali Kaptan dahil kimse ses çıkarmadı.
Ya Mete'ye ne demeli? Sen tut, başkasıyla evlenmek üzere olan kızı nikah masasından kaldırıp eve getir. Sonra da anne babanın izniyle, atölyede yatır! Herkes sussa, benim tanıdığım Hasibe Ana isyan ederdi ama ne hikmetse o da afyon yutmuş gibiydi...
En büyük endişem ise 'müzmin minik' Osman için... Annesi sürekli değişiyor. Kardeşleri de öyle... Kime anne kime kardeş diyeceğini şaşırdı garibim. Çocuğun enişte ve yenge kavramı konusunda da ciddi sıkıntıları var.
Hakan'a mı enişte diyecek, Ahmet'e mi, Murat'a mı, Soner'e mi? İki ablası var ama dört enişteye sahip. Ağabeyi Mete gece yarısı eve gelinlikli kız getiriyor. Ona da yenge demesi gerekir mi acaba? Çocuğun balataları sıyırmamasına imkan yok.
Sanırım Osman'ın büyümüş sesi bize olayları bir akıl hastanesinden anlatıyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA