Vallahi de billahi de öyle imiş... Peki bu 'Çıktı' haberi kimden çıkar?
Tabii ki Sunay Akın'dan...
Bu hafta SkyTürk'te Sunay Akın'ın sunduğu Hayat Deyince programı, 1971 yılında Ay'a giden Apollo 11 ile başladı. Astronot Alfred Worden bu yolculukta Ay'a bir Türk bayrağı götürdü.
Ay'da üç gün kalan ay yıldızlı bayrağımız bu yıl Amerika'da açık artırmaya çıktı. Bayrağımızı Amerika'da yaşayan başarılı işadamlarımızdan Ekmel Anda satın alarak İstanbul Oyuncak Müzesi'nde sergilenmek üzere Sunay Akın'a armağan etti.
Ay'a giden bayrağımız 41 yıl sonra ilk kez bu programda, Sunay Akın tarafından ait olduğu toprakların insanlarına gösterildi.

HAYAT DEYİNCE...
Akın, aynı uçuşta astronot David Scott'ın da Ay'a bir oyuncak götürdüğünü anlattı.
Heykeltıraş Van Hoeydonck tarafından tasarlanan, insan şeklindeki oyuncağın Ay'daki fotoğrafını gösteren Akın, ünlü şair Ahmed Arif'in "Seni haykırabilmek seni... Okyanusun en ıssız dalgasına düşmüş bir kibrit çöpüne" dizelerini anımsatarak; Apollo 15 astronotlarının dönüşte okyanusa düşmüş görüntüleri üstüne stüdyoda bir heykeltıraşı konuk etti.
Akın'ın konuğu, Ahmed Arif'in oğlu heykeltıraş Filinta Önal'dan başkası değildi. Ahmed Arif ve Ay arasında gidip gelen sohbet sırasında Sunay Akın stüdyoya Natalie adlı bir ressamı davet etti. Natalie, Filinta ile Kiev'deki bir sanat etkinliğinde nasıl tanışıp evlendiklerini anlatırken; Sunay, ekranda Ahmed Arif ve Tolstoy'un fotoğraflarını yan yana getirdi. Filinta, Ahmed Arif'in oğluysa, Natalie de dünyaca ünlü yazar Tolstoy'un ağabeyi Sergey'in torunuydu!
Hayat Deyince'de bilmediğimiz, daha önce duymadığımız bir bilgiye daha ulaşıyorduk: Ahmed Arif ve Tolstoy akrabaydı!
Filinta Önal babasıyla ilgili bilinmeyen bir hikayeyi de anlattı. Nobel ödüllü Şilili şair Neruda, Prag'daki bir toplantıda tanıştığı bir Türk sanatçıyı öptükten sonra şunu söyler: "Sizin orada Ahmed Arif diye bir şair var, git aynı yanaktan o da öpsün!"
Ahmed Arif, Tolstoy, Neruda... Dünyanın üç bir yanından edebiyat devleri bir kütüphanenin rafından başka nerede buluşabilir? Tabii ki Sunay'ın inanılmaz hikayelerinde...