Şöhretli insanlar için hayatın 7/24 şeker tadında yaşandığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Elimde bir kitap var; bir zarafet kraliçesi olan Audrey Hepburn'un yaşam öyküsünü anlatıyor.
Sinema tarihinin en büyük isimlerinden birinin; popüler olmaktan, röportaj yapmaktan nefret etmesi beni bile şaşırttı. Onu anlatanlar, "Sanki kendisiyle dünya arasına camdan bir duvar örmüştü. Onu kolayca aşamazdınız" diyor.
İşte buzdağının öteki yüzü...
İşte böyle. Şöhret ne yazık ki insanın içini ısıtmıyor. İnsan bazen kaçmak istiyor, bazen de tam içinde olmak... Şöhretten bunalıp intihar edenler de oluyor, şöhret olamadığı için hayatından ve kendinden vazgeçenler de...
GENÇLER İÇİN DAHA ZOR
Son günlerde bizden genç bir ismin; Arda Kural'ın yaşadığı trajediyi konuşuyoruz.
Arda Kural genç, yakışıklı bir oyuncu. Bir anda parladı, önü açıktı.
Ama psikolojik sorunları nedeniyle şimdi tedavi görüyor.
Peki, ne oldu da umutlarını kaybetti?
Yaşadıkları fazla mı geldi, yoksa hayalleri eksik mi kaldı?
Bu işlere-oyunculuğa-hiç bulaşmasaydı, şimdi yüzü gülen, hayalleri olan bir genç adam olabilir miydi?
Büyük ihtimalle...
Şöhreti gelirken taşımak zordur, giderken de bırakmak. Her iki durumda da insanın çelik gibi sağlam olması gerekir. Özellikle çok gençseniz...
Önümüzde öyle çok örnek var ki... Şu anda dünyada en çok hayranı olan 18 yaşındaki şarkıcı Justin Bieber'in bir uyuşturucu partisinden fotoğrafları yayınlandı.
Bu yola çıkanların geçmiş hayatları çok ama çok iyi okumaları gerekiyor.