İki yıl önce Sabah'ın 25'inci yılı için özel bir sayı hazırlamıştık. Bana düşen görev; bu 25 yıllık süreçte hayatımızda olan ünlü bir isimle röportaj yapmaktı. Aklıma hemen Ajda Pekkan geldi doğal olarak.
Onun için 'zamansız bir kadın' tanımlamasını kullanmış ve röportajın konseptini de kafamda şöyle belirlemiştim: Sabah'ın sayfalarından haberlerle, Türkiye'nin son 25 yılı içinde birlikte bir gezintiye çıkalım. 25 yılda hayatımızda nelerin değiştiğini birlikte görelim ve Ajda'nın yorumlarını alalım. Kendi adıma şahane bir iş oldu.

AJDA HEP ORADAYDI
Türkiye'nin 25 yılı içinde dolaşırken bakın neleri ve kimleri andık:
TRT 2'nin yayına başlaması, Şan Sineması, '5 Yıl Önce 10 Yıl Sonra' grubu, döviz alım satımının serbest bırakılması... Ayrıca ilk cep telefonunun kullanılması, faizlerin yüzde 265'e çıkması, Tansu Çiller, 1999 depremi, medeni kanundaki değişiklik...
Konu listesi uzayıp gidiyordu.
O konuların ve isimlerin kimini unuttuk, kimi bir rüzgar gibi geldi geçti, kimi zamana yenik düştü.
Fakat hayatın hızlı değişiminin ve dönüşümünün içinde Ajda hep orada duruyordu. Bunları niye yazdım? Çünkü Ajda'ya, Ankara'da düzenlenen Markam 2013 Konferansı'nda 'Tüm zamanların değişmeyen markası' ödülü verildi.
Rüzgarın bir o yandan, bir bu yandan estiği şov dünyasında değişmeyen marka ödülü almak çok önemli.

GENÇLİK VE ENERJİ...
Peki Ajda'nın markası bize ne vâdediyor?
Hepimiz zamansızlığın derdindeyiz ya, işte onu vâdediyor yani gençliği ve enerjiyi... Çok mu önemli? Evet çok önemli çünkü yeni dünyanın sistemi bunun üzerine kurulu.
Her şey çok hızlı gelişiyor, değişiyor ve o değişimin içinde vizyonu olan, farkını ortaya koyan kendine alan açabiliyor.
Yetiyor mu? Yetmiyor... Bir de işin 'süreklilik' kısmı var.
TV sayesinde şöhret olan ve medyada kendine yer bulan yüzlerce isim var.
Hepsinin işi çok zor. Bu kalabalıktan sıyrılmak, kendine yol açmak için dizilerde oynamak ve o karakterlerin adıyla anılmak yetmeyecek.
Şöhret de tıpkı hayat gibi upuzun bir yolculuk. Sadece oynamak yetmez!