Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN CAN YANTIR

İlişkilerde 'müşteri memnuniyeti' dönemi

Bir kız arkadaşım geçen gün, "Evlenecek erkek kalmadı" dedi. Eli yüzü düzgün, yürüyünce arkasından baktıran bir tiptir. Sosyalitenin arttığından, iletişim kanallarının çeşitlendiğinden bahsetti; ama tüm bunlara rağmen, ideal insanla tanışmanın, gün geçtikçe daha da zorlaştığından şikâyet etti. Dışarıdan bakınca ideal bir erkek popülasyonu varmış gibi görünüyor aslında... Sahil kasabalarından medyaya yansıyan karelere baktığınızda, memleketimizin erkekleri gayet fizikli duruyor. Maşallah Çeşme, Bodrum, Mathew McConnaughey kaynıyor. Bütün gün güneşin altında; deniz, kum… Akşamları mekânlarda partiler… Yani eğlenceli hayat da vadediyorlar ama kadınlar yine de, evlenilecek erkek bulamamaktan şikâyet ediyor.

MEMNUNİYET GİRDİ MERTLİK BOZULDU
Benim çocukluğumda, satın aldığın malla ilgili bir sorun yaşadığında, elin kolun bağlanırdı. Öyle telefonla arayacağın, şikâyetini bildireceğin bir sistem yoktu. Zaten kimse, de müşteri memnuniyetine, bugünkü gibi önem vermezdi. Hatta 'müşteri memnuniyeti' gibi bir kavram da yoktu. Müşteri her zaman haklıydı, o kadar; o da malı satın alıp, dükkândan çıkana kadar. Sonrasında yaşayacağın sorunların çözümü, faturanı saklamış olman ve dükkân sahibinin insafıyla doğru orantılıydı. Memleket Avrupa Birliği sürecine girince, ilk olarak tüketici haklarıyla ilgili düzenlemeler yapıldı. Parayı verenin düdüğü çaldığı çağda, o düdük gerekirse satıştan sonra da çalınabilir oldu. Aldığın ayakkabının tabanı mı eridi; bir "Alo!" müşteri memnuniyet hattına; işlem tamam. Tişörtü bir kez yıkadın, rengi mi attı; gönder, yenisi gelsin. Bu kültür ülkemizde yeni yeni oturmaya başlarken, önemli markalarımızdan biri, üşenmeyip, altı ay boyunca, müşteri memnuniyeti departmanına gelen şikâyetleri inceliyor, sayısal analizler yapıyor. Ve ortaya çıkıyor ki, bu hizmet sunulmadan önceki şikâyet sayısı kadar bile çağrı gelmiyor. Piyasaya sunulan malların kalitesi arttığından mı oluyor bu? Onun da etkisi var ama asıl önemli nokta, tüketiciye, böyle bir hizmetin varlığını bilmek yetiyor. Üstelik gelen şikâyetler incelendiğinde, çoğunun kullanıcı hatasından kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Bazılarının da aslında hata olmadığı, yanlış kullanım sonucu ortaya çıkan askaklıklar olduğu anlaşılıyor. Tüketici, arkasının sağlam olduğunu görünce, problem olarak algıladığı en ufak bir olayda, yakıp yıkıyor… Şikâyetini bildirmekte eskisi kadar isteksiz davranıyor ama kafasına estiğinde, esip gürleyeceği, ses tonunun yüksekliğine göre, problemli malı evinin kapısına kadar adam yollatıp aldıracak bir departmanın varlığını bilmek huzur veriyor. "İlişkiler de müşteri memnuniyeti kapsamında yaşanıyor" dedim o kız arkadaşıma; anlamadı. Gerektiğinde yerine yenisini koyabileceği erkeklerin olduğunu düşünmek, güven veriyor kadınlara. Bu yüzden, kafalarındaki en ufak soru işaretinde, yakıp yıkabiliyorlar. Kaldır at, yerine yenisi gelsin… Aynısı erkekler için de geçerli… Kimse, ilişki yaşamanın özveri gerektirdiğini düşünmüyor artık. Ele ele verilip, zorlukların aşıldığı birliktelikler artık çok gerilerde kaldı… Uymadıysa, salla… Salladıkça, uzaklaşıyor insan gerçek sevgiden. Sallandıkça, hormonlu aşklar türüyor... Yanlış olan, ilişkilere müşteri memnuniyetini musallat etmek. Böyle olunca da ortalıkta evlenilecek erkek kalmıyor tabii…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA