Efendim bendenizin ikamet adresi kışın İzmir, yazın Çeşme-Alaçatı... Dolayısıyla buralara sadece birkaç günlüğüne ya da davet üzerine gelen meslektaşlarımdan bir farkım var: 'Nerede ne yenir, ne içilir, ne kadar ödenir, nerede nasıl eğlenilir'in ciğerini biliyorum. Bu yüzden birkaç günlüğüne gelip de genelde ağırlandıkları mekanları ister istemez hem kendi hem de okuyucu gözünde büyütenleri de bir parça anlayışla karşılıyor olabilirim. Ama yine de bütün bir sene eşek gibi çalışıp, kısıtlı yıllık izinlerinde onca yol tepip buraya gelen okurların, dolduruşlara gelip hayal kırıklıklarıyla evlerine dönmelerine gönlüm razı gelmiyor. O yüzden haftaya pazar kapsamlı ama en önemlisi torpilsiz, 'al gülüm ver gülümsüz' bir Çeşme-Alaçatı rehberi hazırlayacağım. Ama o güne kadar yolunuz buraya düşerse diye kulağınıza küpelik kısa notlarım var cebimde: Alaçatı iyi hoş sözüm yok, ama bu yıl Çeşme Marina, Alaçatı'dan ciddi rol çalmış durumda. İlla ki gidilsin. Küba-Latin canlı müzik dinlemek isteyenler varsa, Babyloncular'ın Marina'da açtığı 'Monk'a mutlaka uğramalı. Suşi severler dooooğru 'Rouge Marine Cafe'ye. Yok ben anlamam suşi muşi derseniz Rouge'un barı, denemedim ama çilekli mojito konusunda çok iddialı. Bak bu 'mojito'dan ben bir şey anlamam, orijinali, ne sevimsiz bir likittir öyle! Alaçatı'nın gidilmezse dayak yenilesi 'Tuval'i de Marina'ya bir şube açtı. Haberiniz ola! Hep söylerim; dünyanın en güzel ama en bahtsız plajlarından biri olan 'Ilıca Büyük Plaj'ın sonunda, bu zamana kadar ne olduysa dikiş tutturamayan bir mekan vardır. İşte orası şimdi de 'Public' oldu. Ama bu kez mutlu son görünüyor gibi. 'Public'in akşamüstü partileri şimdiden bir zamanların efsanevi 'Çardak'ının yerine aday. DJ kabininde U.F.U.K ve Murat Uncuoğlu... Benim gibi büyük plaj meraklıları ve eğlence deyince Türkçe müzikten dinlenip dinlenip kaçanlar içindi bu öneri. Bu liste uzar gider, şimdilik kapatayım çenemi. Dediğim gibi haftaya pazar 'hakeden' tüm mekanlardan geniş geniş söz edeceğiz zaten. Bekleyiniz.