Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Çağırdım geldi

Şimdi gel de inanma. Bakınız efendim, aşağıdaki yazıyı Ekim ayında döktürmüşüm: "İlk görüşte aşk, bilimsel olarak kanıtlanmış. Allah Allah boşuna zahmet buyurmuşlar, kanıta ihtiyaç mı vardı? Ama o nasıl güzel bir olaydır yahu! Bir an göz göze gelirsin ve aynı anda karşılıklı kafaya tavayı yersin. Ne söze ihtiyaç vardır, ne zamana... Özlemişim, ne zamandır o darbeyi almıyorum kafama. Ki bu konularda şanslıyımdır. Normal bir insanın başına kaç kez gelir bu şans bilmiyorum ama benim kısmetim açıktır. Çok ve çabuk âşık olurum. Horoz misali, sonrası beni ilgilendirmez gerçi. Devam ederse eder, biterse biter. Ben o ilk anın kimyasına hastayım. Dur sen, hazır aklıma düşmüşken, çağırayım da gelsin bari!"

ŞAHANE BİR ŞEY OLDU!
Peki bu yazıdan birkaç hafta sonra ne oldu dersiniz? Evet, evet bildiniz! Başıma şahane bir şey geldi. Yani resmen ben çağırdım, o da geldi. Dilekçem kabul edildi! Oysa ki o yazıyı yazmadan önce, arkadaşlarım bilir; aşk meşk, sevgili mevzuları açıldığında "Amaaan dertsiz başınıza dert mi arıyorsunuz? Yaşayıp gidiyoruz işte böyle. Makaramız yerinde, sevgili demek dert demek, aşk demek şuur kapılarının kilidini denize atmak demek, boşversenize ben istemem kalsın" derdim. Hani flört, kırıştırmak falan neyse de aşk çemberi sarmasındı dört bir yanımı. Artık nasıl bir sıtkım sıyrılmışsa... Ama işte o gün, o kısacık yazıyı yazarken, çoook uzun zaman sonra ilk kez canım çekti o duyguları. Âşık olmayı özlediğimi hissettim. Hani o ilk görüşteki kalp çarpıntısını. İlk günlerdeki 'Aradı aramadı, ilgilendi ilgilenmedi' sancılarını, sabaha kadar uyutmayan boğazdaki o kördüğümü, yemeden içmeden kesilmeyi, 24 saat yalnız ve yalnız onu düşünmeyi, kapıcıyı, tüpçüyü, sucuyu, başbakanı, dizi filmdeki adamı bile ona benzetmeyi, baktığın her yerde onu görmeyi...

İSTE Kİ VEREYİM...
Sonra duygular karşılık bulunca yaşanan o arınma hissini, yerli yersiz sağa sola sırıtma halini, düzene giren uykuları, insanın içine doğan acayip yaşam coşkusunu... Kısaca hak eden biriyle 'bir' olmayı. Bunları hem unutmuş, meğer hem de fena halde özlemeşim. Ve işte o yazının sonunda "Çağırayım da gelsin bari" dedim. O kısacık istek yetti işte. Geldi. Diyeceğim o ki, Allah kuluna 'İste ki vereyim' demiş ya... Siz de isteyin, sözlü, yazılı; artık neyse... İstediğiniz sefasıyla gelsin sizin de!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA