Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Bu zamanların yazısı

Artık bu bir gelenek oldu. Her yıl bu zamanda şu yazıyı yazmazsam ayıp olur.
Benim de misyonum bu. Amacım; bu mevsimde popocuklarınızı kaldırtıp sizi buralara getirtmek.
Şimdiye kadar bu amacıma ulaşamadım.
Hiçbiriniz, beni insan sayıp teklifimi ciddiye almadınız.
Olsun. Ben yine de tekrarlayayım. İçim rahat etmez, davetim yine geçerli. (LCV) Memleketin, hele de 40 dakikalık uzaklıktaki İzmirliler'in bihaber olduğu şu güzellik için...
Hava sıcak ama kavurmuyor, gündüz denize girip güneşleniyorsun ama akşamları yorgana sarılıp uyuyorsun.

SEN, BEN, BİZİM OĞLAN...
Mekanlar bir tek sana hizmet ediyor; kargaşa yok, geç sipariş yok.
Markete git, içerideki tek-tük müşteriden biri olarak seni neredeyse raflar arasında omuzlarda taşıyacaklar: "Aman efendim siz zahmet buyurmayınız, o güzel ayacıklarınızı yormayınız" diyerek.
Cumartesileri Alaçatı pazarı tenha.
Tezgahlarda 'hanım hanımmm, o elbiseyi senden önce ben görmüştüm' çekiştirmeleri yaşanmıyor.
Enginarlar, baklalar, tereler, rokalar, şevket-i bostanlar, çilekler, erikler; insanda üzerlerine yatıp yuvarlanma hissi yaratıyor.
Kokuları baştan çıkarıcı...
Ve tüm bunları sen, ben, bizim oğlan yaşıyoruz.
Çünkü Türk insanı, Temmuz-Ağustos'un nefes aldırmayan nem ve sıcağında sardalyalar gibi üst üste tatil yapmaya bayılıyor.
Hem de fahiş fiyatlara...
Neyse işte, benden hatırlatması; bu memlekette yılın bu zamanları, insana "Yok yaa, şu kavanoz dipli dünya aslında o kadar da boktan bir yer değil galiba" dedirten coğrafyalar da bulunuyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA