Önce geçen çarşamba, 'Yazarınız yazısını neden yazamamıştır'; onu açıklayayım.
Çünkü yazarınız su katılmamış bir sakardır, dikkatsizdir, gözleri bozuk olmasına rağmen ısrarla gözlük takmayandır, yaptığı işi dönüp dolaşıp kontrol etmeyendir.
Arada oluyor; listede bir önceki ya da bir sonraki yazıya yanlışlıkla tıklayıp dolayısıyla gazeteye eski tarihli yazı gönderebiliyorum.
Bu sakarlığımı editör arkadaşlarım fark edip arıyor ve ben hemen bilgisayarı açıp asıl yazıyı atıyorum.

ÇOK KRAL ADAMDIR
Çarşamba günü de yine 20 Şubat tarihli yazı yerine; bir üstte duran 20 Ocak tarihli yazıyı atmışım.
Fakat bu kez durum anlaşıldığında; ben uçakta uyukluyor olduğumdan ve indiğimde de bilgisayarım yanımda bulunmadığından, yanlışlık düzeltilemedi.
Neyse, bu uzun açıklamadan sonra gelelim o uçuşun nedenine...
Bu hayatta kıramayacağım, iki elim kanda olsa her şartta yanında bulunacağım beş insandan biri; BKM'nin patronu, benim sahip olmaktan ötürü gurur duyduğum sevgili dostum Necati Akpınar'dır.
Herkes bilir ya, çok kral adamdır.
Böyle adının geçmesinden, komplimanlardan, iltifatlardan falan da nefret eder.
Mesela bunları yazdığım için kızıyordur şu anda bana ama kızarsa, kızsın!
'Kelebeğin Rüyası' zaten yazdan beri merakla beklediğim ve vizyona gireceği gün bilet elde koşmayı planladığım bir filmdi ama sevgili Neco arayıp da "Mutlaka galaya gelmeli, filmi bir an önce görmelisin" deyince; o yerinden zor kalkan kütlemi hemen ayaklandırdım.
Soluğu bir geceliğine de olsa İstanbul'da aldım.
İyi ki de almışım. Türk sinema tarihinin önemli filmlerinden biri olarak yerini alacak 'Kelebeğin Rüyası'nı, filmin yaratıcılarıyla beraber izlemek çok güzeldi. Reaksiyonu onlar oradayken vermek, onları sahnede alkışlamak, "Helal size" demek de öyle...
Film hakkında fazla gevezelik etmek çok yersiz olur. Bu filmi kaçırmak, özellikle sinema salonunda izlememekse kayıp...

BİR AN ÖNCE İZLEYİN
Bir an önce gidin, biz alkışlarken yeteri kadar gürültü çıkardık, siz de sessiz tebriklerinizi, bu film için yedi yıldır çalışan ve rüyasını sonunda gerçekleştiren Yılmaz Erdoğan'ın kalemine, gözüne, kalbine gönderin.
Onlar gider, yerini bulur.