'Neyi eleştirirsen başına gelir'in canlı gezen örneği olarak şimdi de kendimi zayıflama haplarıyla öldürmeye çalışmaktayım.
Çünkü tam bir gerizekalıyım.
Yıllarca değnek gibi zap zayıf gezerken atıp tutmak kolaydı. Ne yazılar yazdım, insanları ne aşağıladım, belli değil!

YEMEK YAPMAK ...
'Siz, ne olduğu belirsiz ilaçları alıp zayıflamak için içiyorsunuz ya, ancak aklınızdan zorunuz olabilir' diye az mı yazdım. 'Bir insan kendi bedenine, sonuçlarını bile bile bu zararı nasıl verir?' diye de eklerdim.
İşte bu ve benzeri ahkamları keserken, benim bir gün aynı hapları içeceğimi rüyamda ak sakallı dede söylese; kızar, yaşlı başlı adamı 'Hade len bunak!' deyip kendi bastonuyla kovalardım.
Ama gel gör ki o gün geldi çattı sevgili okur.
Önce kendimi avutup 'Bunlar ilaç değil, bitkisel destek' dedim.
Sonra içindeki maddeleri öğrenip 'Bunlar da kalbe zararlıymış' dememe rağmen bu hapları ikişer ikişer yutmayı sürdürdüm.
Sonunda halisünasyonlar içinde kıvranıp 'Requiem for a Dream' filmindeki kadın gibi evde Acun'un gelip beni yarıştırdığını göreceğim.
Bu bilim insanları var ya bu bilim insanları; yiyip yiyip kilo almamanın ilacını keşfetmedikten sonra sakın karşımıza 'yüzyılın keşfi' haberleriyle çıkmasınlar.
Televizyonda en sevdiğim programlar yemek programları...
Bu dünyada en severek yaptığım iş yemek yapmak...
Bu dünyada en severek yaptığım ikinci iş; yemek yemek...
Bu dünyada en sevmediğim şey; spor yapmak ise...
Söyleyin ben ne yapayım?
Ben biliyorum aslında yapacağımı...
Bilinçaltımı yeniden kodlayacağım.
Henüz bunu nasıl becereceğimi bilmiyorum ama öğrenir öğrenmez size de anlatacağım.
Bekleyin. Yoksa çok yakında kendi kendimi öfkeden kemireceğim.