Tabii, ne rüya görmek istediğinize bağlı...

Benim yaz tatili rüyam şöyle; önce sevgilim, sonra buz gibi ve pırıl pırıl bir deniz ve denizin arkasında kollarını açmış nefis bir doğa...
Pazar günü köşemi okuduysanız, Midilli Adası'nı yazmıştım.
Geçen hafta başı Ayvalık'tan tekneyle çıktık. Önce Midilli...
Nasıldı Midilli?
Yemekleri şahane, denizi eh işte, bir kere gördün mü, bir daha görmesen olur işte...

İLK GÖRÜŞTE AŞK
Midilli'de geçirdiğimiz iki buçuk günün ardından, bu kez Dikili-Bademli'ye bakan Kalem Adası'na geçtik.
Kalem Adası dediğin; Midilli gibi kocaman bir ada değil.
Üzerinde 29 odalı, tek bir otel var; Oliviera Resort.
Ve fakat öyle bir denize ve doğaya sahip ki, ilk görüşte aşık olmamana imkan yok. "Yahu benim ne işim var elin adalarında?" diye sinir içinde saçlarını didiklememen de içten değil...
Diyorum, diyorum da sanki yeterince diyemiyorum gibi geliyor; olağanüstü bir güzellik!!
Suyu hem yeşil, hem mavi.
Hele otelin arka koyuna gittiniz mi; kendinizi o filmlerde izleyip de iç geçirdiğiniz bakir adalarda zannedersiniz... (Üşenmeyen 'ayseozyilmazel' Instagram hesabıma girsin, son yüklediğim videolardan izlesin.) Dedim ya; Kalem Adası'nda tek bir otel var; Oliviera Resort.
Sağolsunlar, biz üç gün boyunca plajını kullandık. Odalarına çıkmadık çünkü ada, İzmirli bir aile tarafından özel bir doğum günü partisi için kapatılmıştı.
Çok havalı değil mi?
Valla öyle.
Neyse... Otelin personeli dünya şekeri, herkes güleryüzlü ve ilgili. Deniz desen; canım ülkemin hediyesi. Sessiz, sakin.
Git kafanı dinle, git aşk tazele.
Git kitaplarını al, bütün gün oku; o kıvamda...
Hatta geçtiğimiz günlerde Gülben Ergen tek başına gidip üç gün kalmış Kalem Adası'nda.
Bayılmışlar Gülben'in enerjisine, sohbetine. Tüm bunlar bir yana, tek bir kusuru var bu rüya otelin.
O da yemekleri...
Zaten internette yazılan yorumlardaki tek şikayet de bu.
Umarım en kısa zamanda mutfaklarını baştan aşağıya düzeltirler.
İşte bu kadar...
Ayvalık'tan sevgiler...