Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Dadısını köle sanan yazar

"34 metrelik, sekiz kameralık (kamara demek istiyor galiba), 16 kişilik teknemiz Deniz Felix Balina'ya, geçen cumartesi dokuz yetişkin, iki bebek olarak bindik...
Tekne tatilinin bana tatil olmamasının bir nedeni de dadımız Hanife Hanım. Tekneye binince, Göcek, Rodos, Simi gezince ona bir şeyler oldu. Resmen aklı uçtu... Yüzme bilmemesine rağmen her gün beş posta denize giremediği için hayıflanmaya başladı. "Sibel Hanım keşke kocamla çocuklarım da burada olsaydı" sayıklamalarının ardı arkası gelmedi.
Normal şartlarda Rüzgar'ı (yazarın oğlu) mutlu etmek konusunda profesör olan kadın, deniz üstündeyken sınıfta kaldı. Oğlumu alıp, oyuncakları yayıp bir saat kesintisiz vakit geçirmeyi hiç başaramadı. Bunun yerine Rüzgar'ı kucaklayıp, peşimde dolaşmayı tercih etti.
Neden? Nedeni basit. O da insan.
Evet denizi görünce giresi geliyor, seni bikinili görünce onun da canı sere serpe uzanmak istiyor.
Eminim kamaradaki aynaya her baktığında acaba yüzüm yanmış mı diye kontrol ediyor..."

EMEKÇİYE NEFRET
Bu satırlar, Hürriyet'te moda yazılarını zevkle okuduğum Sibel Arna'nın "Dokuz aylık bebekle mavi yolculuk" başlıklı yazısından...
Yeni anne olan Sibel'den galiba 'anne ve çocuk' temalı yazılar kaleme alması istenmiş.
Başta Sibel'in yeni anne olmanın heyecanıyla, dadısına sinirlediği için böyle bir yazı kaleme aldığını düşündüm ama yazının bütününe sinen aşağılayıcı hava gerçekten okuyanı bile utandırıyor. Yazının tamamını okuyun; (http://www.hurriyet. com.tr/yazarlar/15001571.asp? yazarid=362) beni daha iyi anlayacaksınız...
Efendim, anladığım kadarıyla Hanife Hanım'ın tek suçu tekne gezisinin büyüsüne kapılmak. Kadıncağız belki de ilk defa böyle bir ortama dahil olmuş.
Ancak "Sibel Hanım keşke kocamla çocuklarım da burada olsaydı" gibi insani tepkisi bile Sibel'in midesini bulandırmış.
Yeşilçam melodramlarını hatırlatan bir tablo değil mi?
Keşke teknede 'Bizim Aile' filminden Yaşar Usta (Münir Özkul) olsaydı da gerekli tepkiyi verseydi. "Neden? Nedeni basit. O da insan.
Evet denizi görünce giresi geliyor" sözlerine ne demeli!
Tüh, tüh zavallıcık deniz görünce giresi gelmiş! Nasıl bir ruh halidir bu!
Sibel, Hanife Hanım'ı kölesi falan sanıyor galiba. Bir insan çalışanını daha kötü nasıl aşağılayabilir acaba?
Kim bilir, belki de Sibel, Hanife Hanım'ı kamçılıyordur.
En kötüsü de çocuğuna bakması için yanında çalıştırdığı kadıncağızı milyonların okuduğu köşe yazısında aşağılaması.
Hanife Hanım bu yazıyı okuyunca acaba ne düşündü?
Üstelik yazıda 'anne-çocuk' ilişkisine dair hiçbir bilgi kırıntısı ya da tespit yok. Sibel sadece yüksek yaşam standartlarını ballandıra ballandıra anlatmış, bir de dadısını aşağılamış, o kadar.
Aslında bu yazı, Türkiye'de gazete tirajlarının düşük olmasının nedenini, yazarlar ile halk arasındaki büyük uçurumu da net bir şekilde özetliyor.
Tamam, gazetelerde ultra lüks hayatlara dair gözlemler, haberler de olacak. Bir yazar çok lüks bir hayatta sürebilir, hiç itirazım yok. Benim itirazım, Sibel Arna'nın emekçiye olan nefreti ve bunu köşesine taşıması.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA