Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Anzaklar ve bizim törenler

Şu iki fotoğrafı, Çanakkale Savaşı'nı bilmeyen bir yabancıya gösterseniz, üsteki fotoğrafın bir anma törenine ait olduğunu söyler. İşte aradaki fark bu...
Biz bir-iki gün öncesinden hazırlık yaparız, onlar (6 bin kişi) aylar öncesinden uçak biletlerini alırlar.
Bizim fazla hazırlığa ihtiyacımız yoktur; bir kürsü, şiir okuyacak iki çocuk yeter. Onlar ise Gelibolu'daki sahile 5 bin kişilik portatif tribün ve iki dev ekran kurdururlar.
Sadece ses ve ışık sisteminden ibaret değildir hazırlanan görsel şölen. Belgeseller, Anzak gazileriyle yapılmış röportajlar vs. her şey hazırdır.
Biz uykulu gözlerle şehitliğe çelenk koymaya gideriz. Zoraki ayakta dururuz, soğuktan popolar donduğu için törenin bir an önce bitmesini bekleriz. 0nlar ise dünyanın öbür ucundan gönüllü gelir. Gelibolu'da dondurucu soğuğu bir gün önceden hissederler. Uyku tulumlarına sarılıp şafağı beklerler.

SIKICI RESMİ TÖRENLER
Bizim devlet büyükleri bir spor salonunda toplanır, günün anlam ve önemine dair en klişe konuşmaları yapar, çocukların şiirlerini sıcak koltuklarında dinler ve evlerine dönerler. Öğrenciler ise sıkıcı bir resmi törenden kurtulmuş olmanın mutluluğunu yaşarlar.
Anzaklar'ın torunları da konuşma yapar ama şafak vaktinin muhteşem manzarasını arkalarına alırlar. Yıllar önce dedelerinin Gelibolu'ya attıkları ilk adımda neler hissettiklerini anlamaya çalışırlar.
En büyük fark ise rahiplerin dualar okumasıdır, maneviyat yüklerler kalplere.
Ve o en anlamlı an gelir... Tıpkı Çanakkale Savaşı'ndaki gibi yat borusu çalınır. 6 bin insan iki dakika saygı duruşunda bulunur. Bazıları ağlar... Eminim çoğu damarlarına kadar hisseder dedelerinin çektiği acıyı... Ve sonra kalk borusuyla ulusal marşlarını söylerler. Hatasız, tek bir ağızdan ve en önemlisi de hissederek.
İlk ve orta öğretim yıllarım törenlerle geçti. Ya yol kenarından bir devlet büyüğüne el sallamak için saatlerce beklerdik ya da törenlerde yoklama yapıldığı için hafta sonları zoraki okulun yolunu tutardık.
Yanlış anlaşılmasın duygusuz bir kuşak değildik. TRT'de resmi bayramlarda yayınlanan Kurtuluş Savaşı filmlerini izlerken ağlardık. Lakin resmi törenlerde aynı duygu yoğunluğunu yaşamazdık.
Değişen bir şey yok aslında... Son 23 Nisan kutlamalarında küçücük çocuklar çimlerin üzerinde dondu. Hata devletçi, dayatmacı zihniyette...
Bu öyle bir zihniyet ki; Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi aşılamak isterken tam tersini yapar.
Milyonları törenlere toplar ama Anzaklar'ın 6 bin torununun Şafak Ayini'nde yaşadığı duygu yoğunluğunu ortaya çıkaramaz.
Daha da kötüsü tarihini doğru anlatmaz.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA