Usame Bin Ladin öldü, sabahtan beri TV izliyorum. Bir Allah'ın kulu çıkıp da "Yahu bu adamı neden şimdi öldürdüler? Neden ölü ele geçirildi? Neden yüzü parçalandı? Neden denize gömdüler?" sorularını yöneltmedi.
Hepsi "ABD ne derse doğrudur" diyor. Belki de akşam Cüneyt Özdemir'i, Ahmet Hakan'ı beklemek gerekiyor.

GERÇEKTEN YAŞADI MI?
Aslında komplo teorileri üretmek için ortam çok müsait...
Buyurun buradan yakın: ABD kendi yarattığı kötü adamı, zamanı gelince yine kendi imha etti. Önce petrol zengini bir ailenin çocuğundan, Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı savaşacak dini bütün bir özgürlük savaşçısı yarattı...
Sonra da 11 Eylül saldırısında kullandı, Afganistan işgaline zemin hazırladı.
Asıl soru şu olmalı:
Bin Ladin diye bir insan gerçekten var mıydı? Ya da vardı da işi bitince öldürüldü mü? Belki de dublörü öldürüldü.
Benim asıl kafamı kurcalayan ise Ladin'in öldürülmesindeki kuşku ortamının bilinçli olarak mı yaratıldığı?
Ladin'den geriye kalan komplo teorilerinin ABD'ye ne faydası ne olabilir?
Belki de şöyle düşünüyorlar:
Nasıl olsa bu soruları komplo teorisyeni manyaklar sorar, onları da kimse takmaz. Önemli olan Afganistan'ın haritadaki yerini bile bilmeyen sade ABD vatandaşlarının, Ladin öldürülünce ellerinde bayraklarla zafer naraları atmaları.