Şirin Sever'in a Haber'de sunduğu 'Jurnal' ilgiyle izleniyor. Programın asıl başarısı ise sürekli gündem yaratması. Programdan bölümler önce medya sitelerine düşüyor, sonra da gazetelere haber oluyor. Hatta bazen siyaset gündemine damgasını vuruyor. (Bkz. Şivan Perwer ile İbrahim Tatlıses'in buluşmasına vesile olması ve bunun Kürt Açılımı'na yansımaları)
'Jurnal', medyatik konularda da gündem yaratıyor. Bunun en son örneğini Umur Birand'ın 'Jurnal'de yaptığı samimi açıklamalarda gördük. Birand; babasının kendisine "Benden sonra '32. Gün'ü sun" demediğini ama TV'de program yapmasını istediğini itiraf etti. Ayrıca babası gibi gazeteci ve muhabir olmadığı için '32. Gün'de siyasi konulara girmediğini, siyasi konularda uzman kabul edilecek bir birikime sahip olmadığı için hata yapabileceğini söyledi.
Anladığım kadarıyla Birand, tüm eleştirilere rağmen babasının '32. Gün' mirasını sahiplenmeyi kendisinde hak görüyor.
Sonuçta Birand'ın oğlu, duygusal anlamda bu hakkı kendinde görebilir.
Ancak '32. Gün'ü siyasi kimliğinden uzaklaştırarak hem programa, hem de babasının mirasına haksızlık ediyor.
Yani sırf Umur Birand sunsun diye '32. Gün'ün içi boşaltılmamalı. O zaman '32. Gün'ün sohbet programlarından bir farkı kalmaz. Kalmadı da zaten...