Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Yaptığınız AVM'lerle övünürsünüz

"Bence; tarihi Serkildoryan Binası ve içindeki Emek Sineması; eski Beyoğlu'nun yıkılmayan birkaç kalesinden biri. Özellikle Emek Sineması'nda herkesin bir anısı var. Zaten her yer alışveriş merkezi! Bu tarihi sinemadan ne istiyorsunuz? Bari burası kalsın geriye.
'Restorasyon yapıyoruz' diyorsunuz. Emek'i beşinci kata taşımak mı restorasyon? Restorasyonun kelime anlamı ne? Bir eseri olduğu yerde aslına uygun yenilemek değil mi? Emek'i beş kat yukarıya taşırken geriye ne kalacak?
Madem yukarı taşımak gibi çok zor bir projeyi hayata geçireceksiniz, yukarı taşımadan da restorasyon yapabilirsiniz. Hem maliyeti de az olur.
Evet, rant çok büyük; böyle bir şeyi hayatta yapmazsınız! Tarihi yapıymış, kültürel mirasmış; umrunuzda değil. Giriş kata kafeler, mağazalar yapacaksınız."

EMEK YILGINLIĞI
Yukarıdaki satırlar, 2010 yılından beri Emek Sineması hakkında yazdıklarımın bir özeti... Bu konuda en az dört-beş kere yazdım herhalde. 'Emek Sineması'nın yıkılması kültür soykırımıdır' başlığı da attım.
Emek Sineması'nı yazmayan kalmadı, gösteriler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor ama dinleyen kim!
Bir yazar olarak geldiğim nokta şu: Artık Emek Sineması ile ilgili yazamıyorum, epeydir de yazmıyorum. Çünkü yazdıkça bir yazar olarak kendimi değersiz hissediyorum.
Emek'le ilgili yazılarımın okunma oranlarına baktım; okuyucunun ilgisi de her geçen gün daha da azalmış.
Hep böyle olmuyor mu? Türkiye'de ne zaman bir kültür mirasının yıkılması gündeme gelse, medyada fırtına kopuyor. Bu tepki sosyal medyada tsunamiye dönüşüyor.
Ya sonra?
Fırtına melteme, tsunami de cılız dalgalara dönüşüyor.
Türkiye'de, her sorunun konuşuldukça ve eleştirildikçe etkisini kaybetmesi gibi ilginç bir durum söz konusu.

TARİHİ YOK ETMEK
Çünkü karşı taraf uyutma taktiğinin kralını uyguluyor. Herkes topu birbirine atıyor, kime sorsanız "Haklısınız, üzücü bir durum; Emek Sineması'na sahip çıkılmalı" diyor.
Ve sonra bir bakıyorsunuz ki, o tarihi eserlerin üstünde devasa AVM'ler ya da oteller yükseliyor.
Yurt dışına çıktığınızda, mesela Venedik'te ya da Paris'te yürüdüğünüzde; kendinizi 18'inci ve 19'uncu yüzyıldan kalma canlı bir müzede yürüyor gibi hissedersiniz.
İstanbul'un tarihi dokusunu koruyan tek bir sokak gösterin bana!
Londra'da, Paris'te 100-150 yıllık kafeler var, bizde ise tarihi mekanlar hep talan edildi
Yazık, çok yazık! Gelecek nesillere bıraktığınız AVM'lerle övünürsünüz artık!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA