Ne zaman yeşil alanların üzerine ya da tarihi bir binanın yerine alışveriş merkezi (AVM) ya da otel dikilse, medyadan sert eleştiriler yükselir.
Bu eleştiriler, sosyal medyada artar ve tepkiye dönüşür.
Bazen sanatçılar, yazarlar, aydınlar devreye girer ve büyük bir kamuoyu baskısı oluşur.
Bu baskı özellikle Emek Sineması ve Taksim Gezi Parkı'na yapılacak yeni projelerde zirveye ulaştı. Medya penceresinden bakınca, toplumda özellikle AVM'lere karşı bir alerji oluştuğunu düşünüyorsunuz.
Gerçekten böyle bir alerji var mı acaba?
Varsa, neden her yerde mantar gibi AVM'ler bitiyor ve çoğu da tıkır tıkır çalışıyor!

92 ALIŞVERİŞ MERKEZİ VAR
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Hüseyin Doğan, Hürriyet yazarı Vahap Munyar'a şu açıklamayı yapmış: "İstanbul'da 92 AVM var. Toplam alanları 3 milyon 209 bin 942 metrekareye ulaşıyor.
Bu alan, Lüksemburg'un toprak büyüklüğünü de aşıyor.
İstanbul, bölgenin en hareketli alışveriş noktası haline geldi."
İnsanlara vakit geçirmek ve alışveriş yapmak için alternatif alanlar oluşturmazsan, AVM'lere ilgi doğal olarak artar. Ancak bizdeki AVM sevgisi, büyük çılgınlığa ve platonik aşka dönüşmüş halde...
Alt ve orta sınıf için AVM'ler, vakit geçirmenin en ucuz adresi.
Bir hamburger mönüyle ya da bir fincan kahveyle bütün gününü AVM'lerde geçirenler var.
Peki, AVM'lere karşı gösteriler yapan, "Tarih elden gidiyor, yeşil alan kalmadı" diye TV programlarında, gazetelerde yakınan sanatçılar, yazarlar, aydınlar nerede yemek yiyor, eğleniyor, film izliyor? Tabii ki AVM'lerde.
Demek ki, çoğu şeyde olduğu gibi AVM'lere karşı da özde değil, sözde bir karşı çıkış var. Gerçekten istenmese bu kadar AVM yapılmazdı ya da en azından boykot edilirdi.
Sadece İstanbul'da, Lüksemburg'un toprak büyüklüğünden daha çok AVM varmış, daha ne olsun!