''KENDİMİZE YENİ HEDEFLER BELİRLEDİK''
Sekiz yılda millet için çok büyük işlerin altına imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, umutsuzluk içinde devraldıkları Türkiye'yi bugün umudun ülkesi haline getirdiklerini söyledi.
Erdoğan, ''Yarım kalmış projeleri tamamladık, tamamlıyoruz. 20 yıl, 25 yıl önce temeli atılıp bırakılmış projeleri şimdi biz tamamlıyoruz, rafları temizliyoruz, ama bunun yanında sıfırdan başladıklarımız da var. Kendi projelerimizi hızla uygulama planına geçirdik, tamamladık, tamamlıyoruz. Tarih veriyoruz, o tarihte bitiriyoruz. Her projeyi tamamladığımızda yenisine başladık. Her hedefe ulaştığımızda kendimize yeni hedefler belirledik'' diye konuştu.
''MUHALEFETE TÜRKİYE VİZYONU KAZANDIRAMADIK''
Burada çok samimi bir itirafı da dile getirmek istediğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz bir konuda başarısız olduk, muhalefete tüm çabalarımıza, tüm gayretlerimize rağmen büyük Türkiye vizyonunu kazandıramadık. 8 yıldır ısrarla, bıkmadan, usanmadan, yılgınlığa düşmeden muhalefetin Sivas'ın ötesine geçmesini istedik, muhalefetin, muhalefet partilerinin liderlerinin Ankara'dan dışarıya çıkmalarını Anadolu'ya geçmelerini istedik.
Diyeceksiniz ki, 'Halkoylaması öncesinde çıktılar gezdiler.' Mesele o günlerde gezmek dolaşmak değil, her an Türkiye'yi dolaşmak. Siyasetçinin görevi bu.
Parlamentoda ülkemiz için attığımız adımlarda hiçbir zaman yanımızda olmadılar. Her zaman estek köstek oldular. 'Nasıl olur da bunun önünü keseriz, bu iş yapılmaz'ı düşündüler. 'Burada ülkemizin menfaati var' diye gerekli desteği hiçbir zaman vermediler. Biz dünyayı biraz tanıyoruz. Dünyada hiçbir zaman muhalefet - gelişmiş ülkeleri kastediyorum- bu anlayışla hareket etmez. Eğer ülkesinin çıkarı varsa seve seve gelir ona desteği verir. Ama bizde tam aksi.
İşte görüyorsunuz halk oylaması bitti, muhalefet yeniden Ankara'ya kapandı. Hatta birileri de sadece partilerinin içine kapandı. Milletin derdini bir kenara bırakıp yine kendi derdine düştü. İnşallah bir gün Sivas'ın da ötesine geçerler, İnşallah bir gün Iğdır'ın, Hatay'ın, Edirne'nin de ötesine giderler. İnşallah içeriden Türkiye'nin nasıl göründüğünü, dışarıdan nasıl göründüğünü görme duyma, hissetme imkanına kavuşurlar.
Biz 8 yıl boyunca bunu başarmak, muhalefeti yollara düşürmek için çok çalıştık, aynı şekilde çalışacağız ve inşallah bu konuda da başarılı
olacağız.''
Muhalefetin yurtdışına çıktığı zaman da, ''Acaba AK Parti iktidarını yalan yanlış beyanlarla nasıl şikayet ederiz, nasıl karalarız?'' derdine düştüğünü savunan Erdoğan, bunu da şikayet ettikleri kişilerden dinlediklerini söyledi.
Erdoğan kendilerine, ''Sizlerle ilgili bize böyle dediler'' denildiğini ifade ederek, ''Siz bizi nasıl görüyorsunuz? dediğimizde. 'Herkese Tanrı bu tür muhalefet versin' diyorlar. Bu da onların bize söylediği'' şeklinde konuştu.
''HİÇ KİMSE BU MUHABBETİ FARKLI YERLERE ÇEKMEYE KALKIŞMASIN''
Türk milletinin çok hayal kırıklığı yaşadığını, kendilerinin bu hayal kırıklığını yaşatmayacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Eğer yanlış yaparsak, onların emanetini gerektiği gibi korumazsak, milletin emanetine halel getirirsek, sadece Mardin, sadece Trabzon, Mersin, Sivas, Erzurum, Manisa, Tekirdağ değil, Şam da hayal kırıklığı yaşar, Beyrut da hayal kırıklığı yaşar, Gazze, Saray Bosna, Üsküp, Priştine, Prizren, onlar da hayal kırıklığı yaşar.
Eğer hedeflerden saparsak, kibire gurura prim verirsek, eğer tevazudan ayrılırsak, biliniz ki sadece Bitlis'in, Şırnak'ın, Giresun'un, Bolu'nun, Edirne'nin çocuklarının değil, Bağdat'ın, Kabil'in, Bakü'nün, Mamuşa'nın çocuklarının da gözlerindeki umut ışığı eksilir.
Çünkü tarih bizi bu coğrafyada birbirimize kardeş eyledi. Bizim bu coğrafyada kaderimiz ortak çizildi. Tarih boyunca biz birlikte üzüldük, birlikte sevindik. İşte bugün de birlikteyiz. Bugün de biriz ve beraberiz. Bugün de coşkuyu, heyecanı, sevinci, hüznü kederi paylaşıyoruz. Hiçkimse bundan rahatsız olmasın. Kimse endişe duymasın, hiçkimse bu yakınlığı bu muhabbeti farklı yerlere çekmeye kalkışmasın. Su yatağında akar ve şu anda Türkiye kendi mecrasında geleceğe doğru ilerliyor.''
Barış, adalet, birbirine hoşgörü, uluslararası hukuk ve refahın Türkiye'nin dış politikasını şekillendiren ilkeler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugün Türkiye'nin, bu ilkeleri tam anlamıyla hayata geçirdiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin bugün bölgesinde bir barış unsuru ve barışı güçlendirici bir ülke olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin aynı anda Sırbistan ile de Bosna Hersek ile de Kosova ile de rahatlıkla görüştüğüne işaret eden Erdoğan, AB ile katılım müzakerelerini yürüten Türkiye'nin, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya ile aynı anda diyalog kurabildiğini vurguladı.
Bunun gerek Avrupa, gerek Orta Doğu, gerek Kafkasya, gerek Balkanlar için bir şans ve imkan olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, ''Diyoruz ki gelin bu fırsatı kullanın, gelin Türkiye'nin imkanlarından istifade edin. Barış için, adalet için, hukuk için, refah için Türkiye'nin çok boyutlu dış politikasından yararlanın. Vizyon sahibi liderlerin bu noktada desteğine şükranlarımızı sunuyoruz. Ama vizyon sahibi olmayan, iç siyaset adına Türkiye'yi hedef alanların da kendilerine de halklarına da ülkelerinin geleceğine de haksızlık ettiğini burada bir kez daha özellikle Avrupalı bazı liderlere hatırlatmak istiyorum'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, güçlü, sorunlarını çözmüş, içeride huzurunu sağlamlaştırmış, kardeşliğini pekiştirmiş bir Türkiye'nin gerek Avrupa, gerek Orta Doğu, gerek Kafkaslar, gerek Balkanlar için de bir istikrar unsuru olduğunu söyledi.