Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun uzun bir aradan sonra ziyaret ettiği Avusturya Dışişleri Bakanı Michael Spindelegger, kritik görüşmenin ardından SABAH'a konuştu. Zaman darlığı nedeniyle sorularımızı elektronik ileti ile yanıtlayan Bakan Spindelegger, şu mesajları verdi:
YENİ BİR SAYFA AÇMA ZAMANI: Geçmişte ikili ilişkilerde bazı yanlış anlamalar oldu ama büyük resim ve sert gerçekler farklı bir gerçeği gösteriyor. Avusturya, son 3 yılda Türkiye'deki bir numaralı yatırımcı. Kaliteli bir dostluk için yeni bir sayfa açmanın vakti geldi.
75 MİLYONLUK GERÇEK: Türkiye'nin nüfusu ve yüzölçümünün büyüklüğü, katılım sürecinin dikkate değer bir şekilde karmaşık olacağını gösteriyor. Avusturya, geçmişten ders çıkartarak, 75 milyonluk bir milletin entegrasyonunda, AB'nin kapasitesi ve yeni girenin hazır olmasının önemine işaret ediyor.
GÖÇMENLERE DESTEK VERİN: Avusturya ve Avrupa kamuoyunda, Türk vatandaşlarının bizim toplumlarımızdaki başarısının onların katılımına ve entegrasyonuna, göçmenlerin bizim dilimizi öğrenmelerine, öncelikle eğitime ve yerel topluma katılımlarına bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye bu tür adımları desteklemek için, Türk göçmenlerle iletişim kurarak, entegrasyonun onları dillerinden, kültürlerinden veya dinlerinden uzaklaştırmayacağına karşı bilinci artırabilir.
VİZE İÇİN TOP AB'DE, BENDE DEĞİL: Avusturya, Türkiye'nin kaygılarını anlıyor ki bu prensipte, AB ile Türkiye arasında bir düzenleme gerektirir ve benim yargı yetkimin dışındadır. Avusturya vize rejiminin kolaylaştırılması için mutabakata varılan metni imzalamaya hazır ama henüz Türk tarafı karar veremedi. Türkiye ve AB arasında vize serbestisi için ise, ki tüm AB üyesi ülkeler tarafından kabul edilmesi gerekir, sınır yönetimi ve organize suçlarla mücadelede ve üçüncü ülkelerden yasa dışı göçe karşı gözle görülür ilerleme kaydedilmeli.
BUZLARI KIRIN: Kıbrıs konusunda hayal kırıklığını ve belki de derin hüsranı anlıyoruz. Diğer taraftan, serin bir analiz gösteriyor ki, Türkiye'nin, bir AB üyesine, Kıbrıs'a karşı yerine getirmesi gereken açık yükümlülükleri vardır. Türkiye'nin son on yılda gösterdiği ekonomik başarıyı göz önüne aldığınızda, cesur bir adım atarak Ankara Protokolü çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum. Ancak bu şekilde, Türkiye buzları kırabilir ve Akdeniz'de olumlu bir sarmal oluşturabilir, Türkiye-AB ilişkilerinin dinamiklerini değiştirebilir, refahı güçlendirebilir. Bu herkesin yararına olacaktır.
"Annan'ı destekliyoruz"
"Biz
tamamen şiddete son verilmesi ve kapsayıcı bir Suriye liderliğindeki siyasi süreç için bir zemin hazırlanması amacıyla Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın çalışmalarını destekliyoruz. Güvenlik Konseyi bu misyona destek verdi. Bu destek, tampon bölge veya uçuşa yasak bölgeler gibi fikirler ile herhangi bir şekilde ilgili değil. Avusturya ve AB Arap Birliği üyesi ülkeler arasında kararlaştırılan ve halkın demokratik isteklerini karşılayan yeni Suriye'nin oluşturulmasını destekliyor."
