Afyonkarahisar'da yaşanan elim olayda şehit olan 25 askerimizin acısı hepimizin yüreğini dağladı" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, olay sırasında televizyonda yorum yapan emekli askerleri sert ifadelerle eleştirdi. "Depremde, selde, trafik kazalarında verdiğimiz kayıplar da aynı şekilde hepimizi üzüyor" hatırlatması yapan Erdoğan, "Maalesef bazı emekli askerler geldikleri ocağa ihanet ediyor. Toplumda dezenformasyon, bunu yapıyorlar. Bu ahlaki, vicdanı değil. Bunlarda insaf yok" dedi. Erdoğan, dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Sarıyer-Çayırbaşı Tüneli ile 20 kavşak ve yolun açılışında, özetle şunları söyledi:
OCAĞA İHANET
(Afyonkarahisar'daki patlama) Sadece terör meselesi canımız yakmıyor. Kimi talihsiz olaylarda verdiğimiz kayıplar bizi üzüyor. Perşembe günü Afyonkarahisar'da yaşanan elim olayda şehit olan 25 askerimizin acısı hepimizin yüreğini dağladı. Depremde, selde, trafik kazalarında verdiğimiz kayıplar da aynı şekilde hepimizi üzüyor. Bu tür olaylara karşı kayıpları en aza indirecek tedbirleri alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Perşembe günkü olayla ilgili, olay olduğu andan itibaren yazılı ve görsel medyada atılan başlıklar, yapılan yorumlar inanın bilerek değil sadece farklı senaryolarla. Biri bir emekli generali götürüyor, bir emekli askeri götürüyor. Kendisi olmadığı süre içinde ne tür el bombaları üretilmiş, ithal edilmiş, bundan haberi yok. Kendi zamanında var olan üzerinden açıklama yapıyor, tabii vatandaşım da dinleyince zannediyor ki işin gerçeği bu. Maalesef bazı emekli askerler geldikleri ocağa ihanet ediyor. Sizin göreviniz bu mu ya? Bu toplumda dezenformasyon, bunu yapıyorlar. Bu ahlaki, vicdanı değil. Bu, milletin gelecek ideallerine ket vurmaktır. Ben milletimi bu noktada özellikle uyarmak istiyorum. Bazıları da köşelerinde, yapılan bazı hatalar varsa bu hataları kasta mahsus yapıyor, bekle, dur bakalım. Bu işin incelemesi yapılacak, ondan sonra gerekli açıklama yapılacak. Hemen bir anda, bir iki saatte netice bekliyor. Nerede var böyle netice, hangi işte. Orada yangın sürüyor, hemen değerlendirme başlıyor. İtfaiye yaklaşamıyor, bunlar bir taraftan yorum yapıyor. Biz bir taraftan telaş içindeyiz, acaba havadan söndürme yapabilirmiyiz vesair, onlar sürekli tahrik ediyor. İnsaf edin. Ama bunlarda insaf yok. Çünkü ne kadar yaralayabiliriz, ne kadar vurabiliriz, dertleri bu.
'DAĞA ÇIKSINLAR'
Türkiye'deki ekonomik gelişmeden, güvenden, demokratikleşme sürecinden, özgürlüklerden rahatsız olanlar bize karşı kullandıkları argüman haline dönüştürmüşlerdir terörü. Çünkü güçlü bir Türkiye'yi istemiyorlar, ediklerini, güçlü bir Türkiye onları rahatsız ediyor. İsteseler de istemeseler de Türkiye bu hedefine muhakkak, er ya da geç ulaşacaktır. Türkiye'de demokrasinin ulaştığı standartlar, özgürlükler, hukuk devleti anlayışı, insan hakları konusunda gelinen düzey asla geçmişle mukayese edilemez. Her türlü sorunun çözüm yeri, demokratik siyaset alanıdır. Dağda siyaset yapmak isteyenler, buyursunlar dağa çıksınlar. Teröristlerle kucaklaşanlar, parlamentoda millet adına mücadele veremezler. Vermeye kalksalar dahi saygı göremezler. Zira iki tercih var; ya Kandil, ya TBMM. Meclis diyorsan gel mücadeleni Meclis'te ver, o zaman seninle müzakere masasına oturacak siyaseti, iktidarı bulursun. Kandil'in temsilcileriyle, 'Tokalaştım' diyor -ne tokalaşması, biz senin öpüşmeni veriyoruz- 'Merhaba' eğer buysa, biz yanlışız. Oradaki tabloyu benim milletim gördü, değerlendirdi ve sizi oturtulması gereken yere de oturttu. Biz bunları konuşacağız. Bunları 75 milyon vatandaşımıza Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla anlatacağız.
Bunların kirli yüzünü, bunların hafıza kaydında ne varsa açığa dökmek durumundayız. Onun için CHP'ye, MHP'ye sesleniyorum. Gelin Sivas'ın ötesinde teşkilatlarınızı ayağa kaldırın, çalışsınlar, halkın arasına karışsınlar. Diyorum ki, tabela partisi olmayın, halkın arasına karışın. Orada sadece AK Parti olmamalı, siz de olmalısınız. Orada beraber demokrasi mücadelesi verelim, demokrasiyi birlikte güçlendirelim. Ama 'Ben Ankara'da kalayım, seçim zamanı şöyle bir uğrarım veya herhangi bir olay olduğu zaman gidip bir ziyaret yaparım.' Bu değil siyaset. Her zaman siyaset... Tabela partisi olmayacaksın. Demokratik mücadele bu. Normal zamanda gidin bakın kimseyi göremezsiniz. Teşkilatı çalıştıracaksınız sürekli... Bu süreklilik kazanırsa o zaman göreceksiniz ki, terör örgütü ve onun uzantısı bu ülkede ciddi manada kan kaybedecektir.
HASTANE ZİYARETİ
Açılış töreninin ardından Beşiktaş'taki Çalışma Ofisi'ne geçen Erdoğan saat 22.00 sıralarında ofisinden ayrılarak Koşuyolu'nda bulunan ve daha önce iki kez ameliyat edildiği Özel Medipol Hastanesi'ne gitti. Başbakanlık kaynaklarına göre Erdoğan hastanede tedavi gören bir yakınını ziyaret etti.