Hakan HASTAOĞLU - Sabah.com.tr
Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından düzenlenen ''Teknoloji, Medeniyet ve Değerler-II'' konulu toplantıda teknoloji ve değer arasındaki ilişkiyi tartışan bilim insanları yoğun eleştirilere muhatap oldu.
Özellikle toplantıda "Allah'ın rızasını gözeterek ve insanlara faydalı olması öncelenerek üretilen bir bisiklet İslami bisiklet olur" ifadesini kullanan Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, sosyal medyada çok sert tepki gördü.
"Ben mühendis değilim felsefeciyim" diyerek eleştirilere tepki gösteren Açıkgenç, konunun bilimsel açıklamalarından ayıklanarak basın tarafından kamuoyunda konuşulmamasının gerektiğini vurguladı.
Gazetecilerin, siyasetçilerin ve sosyal medyada binlerce insanın hedefindeki isim olan Alparslan Açıkgenç,
Sabah.com.tr'nin sorulara şu yanıtları verdi:
Tartışmalara konu olan toplantının amacı neydi?
Tartışılan asıl konu, teknoloji-değer ilişkisi idi. Burada savunmak istediğim tez ise, teknolojinin değerden bağımsız ele alınmasının birçok açıdan tehlikeli olduğu gibi insanlığa zarar vereceği idi. Nitekim bu hususu birçok değişik açıdan tartışan ve dile getiren konuşmacılar da oldu. Yaygın olan bir deyim vardır: "galat-ı meşhur". Bunu "yanlış ama yerleşmiş kullanım" diye açıklamak mümkündür. Bunun en güzel örneklerinden biri de İngilizce'de bilim tarihçilerinin kullandığı "Islamic science" deyimidir. Bu deyimi ben sadece bir eserimde açıklamak için kullandım. Fakat daha sonra "Islamic scientific tradition" (İslam bilim geleneği) deyimini kullanmayı tercih ettim. Ancak hala Batılı bilim tarihçileri (Müslüman olan ve Müslüman olmayan) bu deyimi kullanmaya devam etmektedirler. Neden? Çünkü bu yanlış kullanım artık açıklık kazandığı için ve herkes ne anlatılmak istediğini çok iyi bildiğinden yanlış anlaşılmayacağı için "galat-ı meşhur" olarak kullanmaya devam etmektedirler.
Gerçekten İslami bisikletin nasıl üretileceğini mi konuştunuz?
Bisiklet üretimi bizi ilgilendiren bir konu değildir. Zaten konunun bu yöne çekilmesi tamamen yanlış olur. Burada bizim kullandığımız deyim de bir teknoloji ürününe nasıl değer atfedilebileceğini açıklamak için kullanılmış bir galat-ı meşhurdur. Çünkü bu konuda gayet güzel bir dille konuyu aktarmak isteyen bir okuyucu şöyle demektedir: "Edison ampülü icat etti. Bunu kıyamet kopsa değiştiremeyiz. Biz bu ampülün İslami olanını nasıl icat edeceğiz? Hocanın dediğine göre icat edilirse İslami mi olacak?" Yani teknoloji ürünlerinde üretim ve dizayn açısından bir değer atfedilemeyeceğini bilmemiz gerekir. Bilim ve teknoloji felsefesi uzmanları bunu bildiği için sorun hiçbir zaman bu yönden ele alınmaz. Nitekim metin iyi niyetli bir kimse tarafında dikkatlice okunursa amacının ne açıdan olduğu gayet açık olarak anlaşılır. Bir cihaz dizayn edilirken dikkate alınan şey onun en pratik ve verimli kullanımıdır. Yoksa şu dine veya bu dine; ya da şu veya bu inanca uyar mı diye bir kaygı güdülmemektedir.
"Batılı Mars'a giderken siz İslami bisikleti tartışıyorsunuz" şeklindeki eleştirilere ne cevap verirsiniz?
Hayır, tartışılan konu bu değildir. Batılı Mars'a giderken aynı zamanda bizim gibi, Batılı sosyal bilimciler ve filozoflar da teknoloji-değer ilişkilerini tartışmaktadır. Burada önemli bir mantık hatası yapılmaktadır. Unutulmaması gereken konu bizim "mühendis" olmadığımızdır. Ben bir mühendis olsaydım ve kendi işimi terk edip bu konuları tartışsaydım bana böyle denebilirdi: "Bırak bu konuları da kendi görevini yap ve bir şeyler icad et, aya Mars'a gidecek bir teknoloji geliştir." Ben bir felsefeciyim ve burada görevimi yerine getirerek bana yöneltilen teknoloji-değer ilişkisi konusunda kendi görüşümü sunuyorum. Elbette ki her insan gibi ben de hata yapabilirim. Ancak bu hatanın felsefi yöntemle ve mantıksal tutarlılık içerisinde savunulması gerekir. Artık teknolojinin değerden bağımsız olamayacağını savunan hem Batı hem de Doğu dünyasında birçok filozof ve sosyal bilimci bulunmaktadır. Ancak bunun açıklanması gerekir. Teknoloji-değer ilişkisi işaret etmeye çalıştığım gibi dizayn ve üretim açısından ortaya atılmış bir fikir değildir. Kullanım, tutum, bakış açısı ve niyet bakımından değer kazanabilir.
Sosyal medya ve internet haber sitelerinde süre giden eleştirilerden nasıl etkilendiniz?
Sosyal medyayı iş yoğunluğumdan pek takip edemedim. O açıdan pek etkilendiğimi söyleyemem. Ancak aktif medyanın takibi beni çok yordu. Çok sayıda programlara katıldım ve epeyce röpörtaj yapıldı. Ancak bunların bile nasıl yayınlandığını takip edemedim. Burada beni asıl üzen husus, insanların bilim adamlarına belli ki hiç güvenlerinin kalmamış olmasıdır. Toplumumuzda bilim adamları olarak kendimizi tükettiğimizin farkına vardım. Herkes ulu orta bir şeyler söyleyerek ve bilimsel konuları umumi ortamlara taşıyarak halkın bilim insanını yanlış anlamasına neden olmuştur. Burada bizim tartıştığımız konunun bilimsel olarak verilen açıklamaları ayıklandıktan sonra halkın önüne sunulması büyük bir yanlıştır; bu açıdan basına haber olarak verilmeden önce bize sorulması gerekirdi. Bilim insanlarına olan güvenin azaldığını şuradan anlıyoruz: normal bir insanın bilim adamına güveni olduğu için "Bu deyimden mutlaka hocamız özel bir şey kast etmiştir; ancak ben bunun ne olduğunu anlayamadım. Yazıp kendisinden bir açıklama talep edeyim" diye düşünmesi gerekir. Ancak herkes gelişi güzel bir şey söylediği için halkımızın normal olarak düşündüğü şey "yine bir bilim adamı saçma sapan şeyler söylemeye başladı" şeklindedir. Basın her zaman olduğu gibi görevini yapmıştır ve şunu samimiyetle söylüyorum, beni arayıp "Hocam, sizi anlıyoruz ancak lütfen bir açıklama yapın yayınlayalım; konunun anlaşıldığı gibi olmadığını herkes bilsin" demişlerdir. Ancak okuma fırsatı bulamasam da maalesef biliyorum ki sosyal medya büyük bir karmaşa devam etmekte ve her halde devam da edecektir.
Tartışmaya konu olan haberi okumak için tıklayın