'KÜRTLER VAR' DEDİ İKİ YIL BOYUNCA CEZAEVİNDE YATTI
Ankara'da gözlerini yuman Şerafettin Elçi, 1938'de Cizre'de doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitiren Elçi, "49'lar davası" olarak bilinen davada "Kürtçülük yaptığı" gerekçesiyle yargılandı. 12 Mart 1971 muhtırası sonrası "Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi" davası nedeniyle 8 ay askeri cezaevinde tutuklu kaldı. 1977 seçimlerinde Mardin'den milletvekili seçilen Elçi, "Güneş Motel" buluşmasında yer alan eski AP'li 12 isim arasındaydı.
ECEVİT'İN BAKANI
Demirel hükümetinin düşürülmesinin ardından Elçi, 1978-1979'da Ecevit hükümetinde Bayındırlık ve İskân Bakanı oldu. Elçi, "Türkiye'de Kürtler var, bende Kürdüm" sözleri nedeniyle 12 Eylül darbesinde Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nce 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ardından da "Kürtleri işe alıyor" iddiasıyla darbe sonrası Yüce Divan'da yargılandı. Bu kez de 2 yıldan fazla ceza aldı. 1992'de 98 Kürt aydını ile birlikte Kürt Hak ve Özgürlükler Vakfı'nı kurdu. Cumhuriyet tarihinde ilk olarak "Kürt" adı ile bir kurum resmiyet kazandı. Elçi'nin partisi Demokratik Kitle Partisi 1999'da Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldı. Elçi, yaklaşık 30 ay cezaevinde kaldı, 10 yıl kadar siyasi haklardan mahrum edildi. Avukatlık yapmaktan alıkonuldu.
2011'DE MECLİS'E DÖNDÜ
Elçi, siyasete dönünce 19 Aralık 2006'da kurulan Katılımcı Demokrasi Partisi'nin (KADEP) Başkanı oldu. Meclis'e ise 2011 seçimlerinde BDP'nin desteklediği "Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku'nda Diyarbakır Milletvekili olarak döndü. Hakkında açılan davaların arkası gelmedi. 12 Haziran seçimlerindeki konuşması nedeniyle "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan dava da 21 Ocak 2013'e ertelenmişti. Elçi Evli ve 7 çocuk babasıydı.
Elçi'nin SABAH'la son röportajı
'Çözüm için hâlâ fırsat var, umutluyum'
"Çözüm için son şans bizim nesil" diyen Şerafettin Elçi, ölümünden kısa bir süre önce SABAH'a konuştu. Elçi, "Bu topraklara illa ki barış gelecek. Çözüm için hala fırsat var, umudumu yitirmedim. Kürt halkının sesine verilmeli, empati kurularak cesur adımlar atılmalı" dedi. BDP ile hakları savunma konusunda farklı görüşlere sahip olduğunu belirten Elçi, "Öcalan, PKK konusunda aynı fikirde olmadık" diye konuştu. Yaşamını, Kürt sorununun barışçıl çözümü için adayan ve tadavisi sürerken sık sık görüştüğümüz Elçi ile en son sivil inisiyatifin barış girişimi ve BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda konuştuk. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "tam destek veririm" dediği "akil adamlar" girişiminin çalışmasını önemsediğini belirten Elçi, "Ortak akıl hepimize lazım. Kürt sorunun çözümü aslında göründüğü kadar da zor değil. Herkesin empati kurması gerekiyor. Bu sorunun Türk halkına doğru anlatılması gerekiyor. Kürtler ve Türkler birbirini anlamaya başlarsa ortak akıl için de ilk adım atılmış olacak" dedi. Dokunulmazlık tartışmalarını anlamsız bulduğunu vurgulayan Elçi, DEP sürecinden ders alınması gerektiğini ifade etti. Elçi, "Yaşamım boyunca demokrasinin, demokratikleşmenin önemine vurgu yaptım. Partileri kapatmak, siyasetçileri yasaklamakla demokrasiye hizmet edilmez. BDP'li vekil arkadaşlarımızın dokunulmazlığını kaldırmak çözüm değil" diyerek şunları söyledi:
'CESUR ADIMLARA İHTİYAÇ VAR' "
Şiddetin her türlüsü hepimize zarar veriyor. Bu topraklarda artık kan kokusu duymak istemiyoruz. Bunu hepimiz istiyoruz. Madem öyle devlet çözüm için kararlı ve iyi niyetliyse önce cezaevlerindeki Kürt siyasetçileri bıraksın. Kürt halkına yapılan haksızlıklar son bulsun. AK Parti'ye bu konuda ciddi bir sorumluluk düşüyor. Cesur olması gerekiyor. Öncelikle KCK adı altında yapılan operasyonları noktalayıp, bu insanları bıraksınlar. Kürtlerin de kızgınlığı azalsın. Benim Öcalan ve PKK konusundaki tavrım her zaman netti. Her türlü şiddete karşı olduğumu her zaman dile getirdim. BDP ile tabiî ki ayrıştığım iki nokta da buydu. Ancak onları da anlamaya çalıştım. Bu konudaki farklı görüşlerim nedeniyle hiçbir zaman tehdit, baskı görmedim. Tam tersi saygı gösterdiler."