Geçtiğimiz
günlerde izlediğim bir filmde şöyle bir cümle vardı: "Hayalle gerçek arasında ince bir çizgi vardır. Ama çoğu zaman birbirine değmezler." Diyarbakır'da, dün Nevruz'da bunun tersi oldu. Yani barış hayaliyle gerçek arasındaki ince çizgi biraz daha inceldi, silikleşti. Hayal bu kez gerçeğe biraz daha yaklaştı. Sabahın erken saatlerinden itibaren alanda toplanmaya başlayan, öğleden sonra sayıları sanırım 1 milyonu geçen kalabalık coşkulu ve umutluydu. Geçen nevruzlarda olduğu gibi tek bir taş atılmadı. Ne kavga, ne çatışma vardı. Kadınların giydiği yerel kıyafetlerin renkliliği de düşünüldüğünde alana daha çok şenlik ve karnaval havası hâkimdi. Ve herkes Öcalan'dan gelecek mesaja kilitlenmişti. Yerel kıyafetlerle annesinin kucağında dolaşan minik kızın adı "Hevi"; yani "Umut'tu! Bölgedeki gazeteci arkadaşımız, "Yeni doğan çocuğum erkek olsaydı ismini 'Barış' koyacaktım" diyordu. Savaştan yorgun düşen Kürt halkı, geleceğini barış ve umut üstüne kurmak istiyordu. Ve Öcalan beklentileri yanıtladı. PKK'ya çekilme çağrısı yaptı. Konuşması bununla sınırlı değildi. Yeni dönemin adını da koydu: "Artık fikir, ideoloji ve siyasi mücadele dönemi başladı." Sonra döndü, Türk halkına bir çağrı yaptı: "Gelin Ortadoğu'da yeni demokratik Türkiye'yi birlikte kuralım. Biz kardeşiz, oyuna gelmeyelim" dedi. Misak-ı Milli'ye vurgu yaptı. "Helalleşelim" dedi. Uzun lafın kısası Kürt hareketi ve halkı, dün iradesini barıştan yana kullandı. Artık tarihi bir eşikteyiz. Tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Ve sanırım hamle sırası artık Türk siyasetinde, devlet aklında ve barış isteyen Türklerde. Bu fırsatın bir kez daha kaçmaması için. 'Umut'ların, "Hevî"lerin bir kez daha yok olmaması için. KCK tutuklusu olarak 3 yılı aşkın zamandır cezaevinde yattıktan sonra kısa süre önce tahliye olan BDP İl Başkanı Fırat Anlı, alana Botan'ın yerel kıyafeti olan ama PKK'lıların giydiği kıyafetle gelmişti. "Barış günü neden bu kıyafet?" diye sordum. "Kısa süre sonra nostalji olacak, onun için" dedi. Evet! Savaş üniformalarının 'nostalji' olmasına hiç bu kadar yaklaşmamıştık. Barış hayalinin gerçek olmasına da...