"Bu yıl Nevroz çok kalabalık olacak erken kalkıp erken gidin alana" diyenler çok olunca söz dinledik elbette. Saat 10.00'da başlayacak olan etkinliğe, 08.00'de gitsek gayet uygundur diye düşündük. Gaflete düştüğümüzü anlamak için bırakın 10 kilometre ötedeki Nevruz alanına varmayı, tarihi surların çevrelediği kent meydanına gelmemiz yetti. Ana cadde üzerindeki yoğun araç ve insan trafiğine ara sokaklardan çıkan minibüsler, kamyonetler de eklenince her yan kımıltısız araçlarla dolmuştu. Her yaştan yurttaş akın akın miting alanına doğru yürüyor, turşucu, tatlıcı, ciğer kebapçı, çiğ köfteci, sucu, bayrakçı, atkıcı esnafı gün bugündür diyerekten her yana serpiştirilmiş tezgahlarına avaz avaz müşteri çağırıyordu.
KEŞKE AHMET DE GÖRSEYDİ
Nevruz alanının cücüğü sayılan bölgeye girdikten sonra uluorta olanları anlatmam malumu ilam olur. Sizlere belki de on yıllardır ilk kez 'nefretsiz nevruz' kutlamasını özel söyleşilerimden ve gözlemlerimden birkaç satırla sunmak istiyorum. Kalabalık arasında ilk rastlaştığım ahbap, merhum Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya oldu. Hasretle kucakladık birbirimizi. Ardından duygularını sordum Gülten kardeşime: "Nasıl mutlu ve coşkulu olduğumu anlatamam Savaş. Barış ve kardeşliğin tohumlarının çatladığı gün olsun bugün diliyorum. Keşke Ahmet de yaşasaydı ve bu güzel güne katılabilseydi." Ardından Osman Baydemir'le de kucaklaşıp kısa süre sohbet ettik. Başkanın heyecanı sesine yansımış gibiydi. Dudakları sevinçli heyecandan titriyordu. Günün bomba sürprizi de Nihat Doğan'dı. Sevgi alkışları arasında sorduğum, 'Değerlendirmen nedir?' sorusuna genç şarkıcı; "Savaş Abi bugün buraya sadece nevruz bayramını kutlamaya değil, bir acılı dönemin sonunu getiren anlayışları kutlamaya da geldik. Bundan böyle insanlarımız kucaklaşacak, birlik olacak eskisi gibi" diyordu.