Kanada'nın en önemli polisiye yazarlarından ve uluslararası bir halk kahramanı haline gelen, çok sevilen Benny Cooperman'ın yaratıcısı Howard Engel, Bellek Defteri'ni kaleme aldığı sırada, 'alexia sine agraphia' adlı tuhaf bir hastalık ile mücadele ediyormuş. Kişinin okuma yeteneğini elinden alan, fakat yazma yeteneğine herhangi bir zarar vermeyen bu hastalık, yazarın 1980'den bu yana yazdığı Dedektif Benny Cooperman serisinin son kitabına da ilham vermiş. Yazar Engel ile karakteri Dedektif Benny Cooperman'ın kader ortaklığı yaptıkları Bellek Defteri, bu yüzden serinin en sürprizli ve en ilginç macerası olarak öne çıkıyor. Kitabın sürprizi bununla da sınırlı değil. Bir sonsöz ile katkıda bulunan ünlü nörolog Dr. Oliver Sacks ise yazar Howard Engel'ın bu zorlu hastalık karşısında verdiği mücadeleyi anlatıyor.
EN ZORLU MÜŞTERİ
Dedektif Cooperman gözünü Toronto'da bir hastanede açtığında günlerce komada kaldığını öğrenir. Bir çöp konteynerinde yanında bir kadın profesörün cesediyle bulunmuş, ölümden kıl payı kurtulmuştur. Başının arkasına aldığı darbe sonucu 'alexia sine agraphia' hastalığına yakalanmış, yani okuma yetisini yitirmiştir. Gidip gelen hafızası ise başına gelenleri çözebilmesini iyice zorlaştırmaktadır. Anlamlı bir bütün çıkarmaya uğraşırken kullanabileceği malzemesi; tekrarlanan tuhaf bir tren kazası rüyası, durduk yere hafızasında fırlayıveren birtakım isimler ve elbette bellek kırıntılarını kaydettiği can dostu bellek defteridir. Azimli kahramanımız, tam da çözmek üzere olduğu bu davadan onu uzaklaştıran olayı aydınlatıp en zorlu müşterisini yani kendisini düzlüğe çıkarabilecek midir?