ArIstomenIs Kaliviotis, 1975 yılından bu yana Eski Yunanistan, Ege ve Batı Anadolu'daki Rum müzik gelenekleri ile ilgili çalışmalar yapmakta olan bir araştırmacı. Yazar, İzmir'deki Rumların müziksel aktivitelerini kaleme aldığı bu kitapta, Rebetiko'nun doğumundan İzmir'in yıkımına kadar olan dönemi üç açıdan incelemiş: Müziksel eğlenceler, müzik dükkanları ve dönemin ses kayıtları. Kitabın ilk bölümünde, 1900'lerin başlarında sanatsal zirvesini yaşayan İzmir'in zengin kültürel yaşamından kesitler var. İzmir'in bir Doğu Akdeniz liman kenti olarak hem doğu hem batıdan beslenen çok kökenli kültürünün Rebetiko müziğini nasıl doğurduğu, şehre gelen ünlü operet ve tiyatro gruplarının gördüğü ilgi, alt ve üst düzey halkın müzikli eğlencelerinin tüm detayları, zamanın haber küpürleri ve birinci elden yazılmış olan mektuplarla anlatılıyor.
ORİJİNAL KAYITLARI DA DİNLEYEBİLİRSİNİZ
İkinci bölümde aynı dönemlerde İzmir'in gramofon plaklar ve müzik aleti satan dükkanları ele alınmış. Özellikle şehirin ilk müzik dükkanı Eyüp Sadri'ye geniş yer ayrılmış. Eyüp Sadri'nin ünlü Alman plak şirketi Odeon'un İzmir temsilciliğini aldıktan sonra Türkiye'de ilk düz plak kayıtları yapan şirket olarak başarılı olması ve şehirde bir çok müzik şirketi ve mağazasının açılmasına önayak olması ayrıntıları ile anlatılmış. Bütün bu bilgiler son derece samimi bir dille anlatılırken, kitabın araştırmacı yönü hiç geri plana atılmıyor ve müzik şirketlerinin mektup metinleri ve oriinal ilan resimleri ile destekleniyor. Bu bölümde ayrıca müzik dükkanlarında satılan plaklar ve müzik aletlerinin listeleri, hatta o yılların şehir ajandalarından yapılan alıntılarla dönemin Rum müzik eğitmenlerinin isimlerine kadar son derece detaylı bir araştırma var. Kitabın üçüncü ve en uzun bölümü ise 1900- 1922 yılları arasında İzmir'de yapılan ses kayıtlarını inceliyor. Bu yıllarda İzmir'de başta Gramophone olmak üzere, Odeon ve Favorite gibi zamanın ünlü plak şirketlerinin yaptığı plaklar o denli yoğun ilgi görmeye başlamış ki Orfeon adında yerli bir plak şirketi de kendi kayıtlarını yapmaya başlamış. İzmir'deki müziksel hareketliliğin detayları plak şirketlerinin Avrupa'daki merkezleri ile yaptıkları yazışmalarla örneklendiriliyor. Gramophone plak şirketinin yoğun olarak kayıt yaptığı 1909-1911 yılları arasında (şirket sadece 1909 yılında İzmir'de çoğu Türkçe olmak üzere 108 adet şarkı kaydetmiş.) yaptığı şirketiçi yazışmalar, İzmir'deki bu yoğun müziksel aktivitenin sadece bir kültürel zenginlik değil, finansal bir zenginlik de doğurduğunun işaretlerini taşıyor. Tabii Kaliviotis'in bu kitabı oluşturmak için yaptığı araştırmalar bir hayli zorlu geçmiş. Zira İzmir'in 1922-1923 yıllarındaki tahribinde kitaba kaynak olabilecek çoğu doküman da yok olmuş. Örneğin, kitapta bahsedilen plak kayıtlarındaki şarkıcılar dışındaki müzisyenlerin kimlikleri konusunda pek bir şey bilinmiyor. Zira çoğu plağın ulaşılabilecek tek fiziksel dayanağı şirketlerce arşivlenen etiketleri, ve onlar da plağın ve şarkıcının adı dışında bir bilgi içermiyor. Yazarın araştırdığı dönem 1922'de İzmir'de başlayan yıkım ile beraber bitmek zorunda kalmış. Kalviotis'ın hikayesi, Rebetiko'nun göçler sonrasında Yunanistan'da -ama hiçbir zaman İzmir'dekiyle aynı çoşkuda ve otantiklikte olamadan, devam ettiği itirafı sona eriyor.
İzmir Rumlarının Müziği, bir benzeri olmayan ve tam anlamıyla bir döneme ışık tutuyor diyebileceğimiz bir çalışma. Kitabın içinden çıkan CD'de, okurken merak ettiğiniz müziklerden 18 tanesi orijinal kayıtları ile yer alıyor.