Düşünün, bilgisayar internet falan ortada yok, henüz televizyon bile yaygın değil. Radyoda çalınan senfoniler haricinde, öyle fazla klasik müzik dinleme şansınız yok. Tiyatrolar büyük kitlelere ulaşamıyor. Bienal düzenlenmesine henüz yıllar var. İstanbul'da bir çağdaş sanat galerisi dahi yok. Fakat şehir, kendinden emin, yaratıcı, heyecanlı sanatçılarla ve yurtdışında dinlediği konserleri, izlediği filmleri, tiyatro oyunlarını İstanbul'da da görmek isteyen sanatseverlerle dolu. Bir festival düzenlenmesi kimilerinin 50 yıldır aklında, kimilerine göre ise çok ama çok zor. Uluslararası 1. İstanbul Festivali, 1973'te işte böyle bir ortamda, canla başla çalışan bir ekip tarafından hayata geçiriliyor. Ve İstanbul'un kültür sanat hayatına tam 40 yıldır yön veren İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) kuruluşu da bu festivalle birlikte oluyor. İKSV 40., yaşını kutlarken, bu 40 yılı 370 kişinin ağzından anlatan bir kitap yayımladı. İlkay Baliç ve Didem Ermiş'in çalışmasında yıl yıl yapılan faaliyetler, anılar, anekdotlar, tanıkların ağzından anlatılıyor. Kitabı hazırlayan iki yazar resmi tarihten arındırılmış, kişisel hatıraları içeren, 'kendilerinin de okumak istedikleri gibi' bir kitap yazmak üzere yola çıktıklarını söylüyor. Kitapta anılarını anlatan 370 kişi arasında kimler yok ki... Nejat Eczacıbaşı, Şakir Eczacıbaşı, Atilla Dorsay, Vasıf Kortun, Melih Fereli ve daha niceleri...
TASARLANMASI 1964'E UZANIYOR
Kitap 1993'te vefat eden Nejat Eczacıbaşı'nın sözleriyle başlıyor: "İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın tasarlanması, 1964 yılına kadar uzanıyordu. Almanya'daki öğrenimim sırasında müzik eğitimimden olacak, Türkiye'de de bir festival yapılmasını özlerdim." Bu fikrini açtığı kişi ise müzikolog ve yazar Cevad Memduh Altar olmuş. Altar da 50 yıldır bu fikirle yaşıyormuş meğer. Onun tavsiyesiyle Nejat Eczacıbaşı, Salzburg Festivali'ni kuran Bernhard Baumgartner'le görüşmeye Avusturya'ya gidip öneriler almış. Bunlar 1972'de gerçekleşiyor. Gelelim 1973'e. Nejat Eczacıbaşı, festivali Cumhuriyet'in 50. yıl coşkusuna denk getirmek istediklerini belirtiyor. Ve Cumhuriyet'in 50. yılı için hazırlanan fondan bir kısmı İstanbul Kültür Sanat Festivali'ne aktarılıyor. Nihayet festival düzenlendiğinde büyük bir heyecan yaratıyor. Hem sanat çevresinde hem de gençler arasında. Örneğin daha sonra uzun yıllar İKSV'de çalışacak olan Melih Fereli, henüz 20'li yaşlarındayken Nejat Eczacıbaşı'na "Size tüm gençler adına teşekkür ederim," diye bir mektup yazıyor. 1980'lere gelindiğinde festival oturmuş oluyor. İKSV'nin eski çalışanlarından, sanat tarihçisi Fırat Arapoğlu o günleri şöyle anlatıyor: "Biz 'İstanbul Festivali'ni yapıyoruz,' dediğimizde herhangi bir izne gerek olmadan birçok kapı açılıyordu. 1986-87 gibi vakfa ilk telsizler geldi. Aselsan telsizleri... Tabii o zaman telsiz sadece poliste ve askerde var. Bizim elimizde telsiz olduğu için bizi de onlardan sanıyorlar. Artık Atatürk Havalimanı'nda aprona kadar, hatta uçağa kadar gitmek mi istersiniz, hepsini yapıyoruz."
İSTANBUL MODERN'İN TEMELLERİ
İstanbul Müzik Festivali'ni düzenleyen Yeşim Gürer Oymak ise 1987'de halen öğrenci. Bir yıl boyunca harçlık biriktirip, termoslara çay kahve doldurup, festival bileti almak için kuyruklara girdiklerini anlatıyor. Yine 1987'de başlayan bienal İstanbul'a bambaşka bir hareket getiriyor. Öyle ki, ilk iki bienalden sonra İstanbul Modern'in de temelleri atılıyor. İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı kitapta "Feshane, 1992 yılında Dr. Nejat Eczacıbaşı Sanat Müzesi olarak açıldı ve 3. Uluslararası İstanbul Bienali'ne ev sahipliği yaptı. Bu girişim, İstanbul Modern'in serüveninin başlangıç noktası oldu," diyor.
HEP BİRLİKTE YAZACAĞIZ
Çalışmada pek çok konsere, festivale, tiyatro gösterisine değiniliyor. Etkinliklerin arka planında neler olduğunu, düzenleyenlerin gözünden görebiliyorsunuz. Kitap, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın sözleriyle sonlanıyor: "Artık vakfın 50. yılını düşünmenin zamanı! Bundan sonraki en önemli hedeflerimizden biri vakfın güçlü ve sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmasını sağlamak olacaktır. Geçmişimiz gibi geleceğimizin hikayesini de hep birlikte yazmaya devam edeceğiz."
İKASEVE
İlkay Biliç, Didem Araştırma İKSV Yayını 656 s., 40 TL