Önce konuyu özetleyelim:
Kayıp Kız kaybolan bir es hakkında soluk kesici bir roman. Simdiye dek 2 milyondan fazla sattı. Yazarı Gillian Flynn, 42 yasında, esi ve ogluyla birlikte Chicago'da yasıyor. Kayıp Kız'ı yazmaya,
Entertainment Weekly dergisindeki isinden atıldıktan sonra baslamıs. Kitabın film haklarını Reese Witherspoon satın aldı. Yapımcısı olacagı filmin basrolünde de yer alacak. Flynn'in yazdıgı senaryoyu David Fincher'ın filme çekecegi söyleniyor. Yazarın bir önceki kitabı da filme çekildi ve basrolünde Charlize Theron var. Geçen yazın en popüler kitabı
Kayıp Kız/
Gone Girl yaza dogru hızla ilerlemekte oldugumuz su günlerde nihayet bizde de yayımlandı. Nihayet diyoruz, çünkü bir yıldan biraz fazla süre önce ilk ABD'de yayımlanan kitap, Ingilizce konusulan ülkelerde yılın büyük bölümünü çok satanlar listesinde geçirdi. Kitaba ve yazara gösterilen ilgi o kadar büyüktü ki, yazarın ilk iki kitabı da yeniden raflarda yerlerini aldı. Ellerden düsmeyen bu psikolojik gerilimin yazarı Flynn, fiyaskoya dönüsen bir evliligin anlatıldıgı kitabı için ilhamı kendi mutlu evliliginden aldıgını söylüyor.
The Guardian'a verdigi söyleside "Dünyanın en kötü evliligini yazarken sevgili kocam ilham perim oldu," diyor. Kitabı yazma sürecinde kocası onu hep desteklemis, kendisini frenlememesini, okurların kitaptaki kocayla kendisini benzetmeleri olasılıgından çekinmemesini istemis. Daha önce bizde de yayımlanan
Keskin Seyler ve
Karanlık Yerler isimli iki romandan sonra gelen
Kayıp Kız, bir evlilik hikayesi anlatmasının yanı sıra "Hayatı paylastıgımız insanı gerçekten tanıyor muyuz acaba?" sorusuna da cevap arıyor. Flynn, "Kötülük nereden kaynaklanır, insan kisiliginin en karanlık yerlerinde neler olur, insan nasıl kötülük yapmaya karar verir, hep ilgimi çekmistir. Kitaplarımda da karakterleri olusturmak, olayın esrarını çözmekten daha önemlidir benim için," diyor.
KİME İNANACAĞIZ?
Roman, Amy'nin ortadan kaybolusuyla baslıyor. Amy Dunne, 30'larının sonunda, kocası Nick'le birlikte, kocasının ailesinin bulundugu Missouri'ye tasınan bir kadın. Her ikisi de New York'ta dergilerde çalısırken issiz kalmıslar ve simdi Amy'nin parasıyla, 'Büyük Elma'nın dısında yasıyorlar. Nick her gün ikiz kız kardesiyle ortak oldukları ve tabii Amy'nin parasıyla kurulmus bara giderken, Amy de evde günlerini geçirmeye çalısıyor. Ve besinci evlilik yıldönümlerinde Amy ortadan kayboluyor. Yürüyüp de gitmiyor ama; bos evde mücadele izleri var, isin içine polis giriyor, medya giriyor, Amy'nin ailesi giriyor ve deyim yerindeyse uçusa geçiyoruz. Bir bölüm Nick'in, bir bölüm Amy'nin agzından, sürprizlerle bütün düsünce sistemimizi defalarca degistiriyor, neye inanacagımızı bilmiyor ve bu evliligin tüm öyküsünü ögreniyoruz. Flynn, 1971 dogumlu. Üniversitede ögretim görevlisi bir anne babanın kızı. Babası film profesörü ve çok küçük yaslarından itibaren kızını
Psycho dahil, o yaslarda izlememesi gereken bir sürü filme götürüyor. Çok mutlu bir ailesi oldugunu belirten yazar, romanlarında ortaya çıkan tüyler ürpertici kötülükleri de ancak bu sekilde yazabilecegini, asıl ask romanları yazanlardan korkmak gerektigini belirtiyor saka yollu. Chicago'da 'adliye muhabiri' olma niyetiyle gazetecilik egitimi gören yazar, meslegin gerektirdigi hassasiyete sahip olmadıgını görünce kulvar degistiriyor ve
Entertainment Weekly dergisine sinema yazarı olarak giriyor. Dünyanın birçok ülkesine, film setlerine gidiyor, röportajlar yapıyor.
Lord of the Rings setinde Peter Jackson'a imzalattıgı poster hâlâ duvarında asılı olan Flynn, bu arada da ilk romanı
Keskin Seyler'i yayımlıyor. Ikinci romanı
Karanlık Yerler çıkmadan hemen önce kriz nedeniyle isten çıkarılınca, üçüncü romanı
Kayıp Kız'a baslıyor. Gerisi, yukarıda özetledigimiz basarı öyküsü. Kitap tam anlamıyla bir patlama yaratıyor. Film haklarını satın almak için herkes birbirine giriyor, sanslı yapımcı Reese Witheerspoon oluyor. Basrolde de onun oynaması beklenen filmde Nick'i canlandıracak erkek oyuncu üzerine dönen bahisler bile var. Üç romanında da kahramanları 'kötü' kadınlar olan Flynn'i, kadın düsmanlıgıyla suçlayanlar da oldu. Ancak yazar buna siddetle karsı çıkıyor ve feminist oldugunun, kadınların da kötülük yapma potansiyeline sahip olduklarına inandıgının altını çiziyor.
The New York Times'ın ünlü kitap elestirmeni Janet Maslin'in, 'Patricia Highsmith düzeyinde bir içsel kötülük' tanımlamakta çok basarılı buldugu bu yazarı kesfetmek isteyenleri, gerilimli ama zevkli dakikalar bekliyor.