MUMBAİ - Hava yollarının tüm dünyada bocaladığı kötü bir yılda, Air India da üzücü, bazen de utanç verici, bir dizi talihsizlik yaşadı. Geçtiğimiz aylarda uçaktaki fareler, pilotların grevi ve pilotlar ile uçuş görevlileri arasındaki yumruklaşmalar, devletin sahibi olduğu ve zaten zor durumdaki havayolunun itibarını daha da zedeledi. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz mali yılda 1 milyar dolar kaybetmesi beklenen havayoluna hükümet geçici olarak 1,1 milyar dolar yardım taahhüdünde bulundu. Utandıran bu olaylar ve havayolunun berbat mali durumu birçoklarına şu soruyu sorduruyor: Devlet niye hâlâ bir havayolu şirketini işletiyor? Bu, dünyada en fazla fakir vatandaşı olan ve özellikle nüfusunun çok ufak bir yüzdesinin uçakla seyahat ettiği Hindistan için yerinde bir soru. Sık uçanlar 1990'lı yıllarda ticari uçuşların özelleştirildiği ülkede, pazar payında önemli düşüşler yaşayan Air India dışındaki hava yollarını tercih ediyor. Macquarie Yatırım'dan ekonomist Rajiv Malik, Air India'nın sorununun Hindistan'ın tamamlanmamış ekonomik reformlarının bir simgesi haline geldiğini ve politikacıların yapması gereken çok şey olduğunu ama bunlarla ya hiç ilgilenmediklerini ya da yetersiz kaldıklarını söylüyor. Malik, "Sonunda ne olacağı konusunda hiçbir kesinlik yok" diyor. Analistler Air India'nın sorunlarının çoğunun şirketi devletin işletmesinden kaynaklandığını düşünüyorlar. Örneğin 2007'de hükümet Air India'yı yine devletin işlettiği hava yolu şirketi Indian Airlines ile başarısız bir birleşmeye zorladı. Siyasetçiler şirketin sendikalar ile olan ilişkilerini etkileyerek, havayolunu 31 bin çok iyi maaş alan çalışanla baş başa bıraktı. Çalışanlar da bir yönetim zafiyeti olduğunu söylüyor. Hindistan Ticari Pilotlar Derneği Başkanı Kaptan Shailendra Singh, "Kendimizi yetim gibi hissediyoruz. Her üç yılda bir yeni bir annemiz ve babamız oluyor" diyor. Air India sözcüsü Jitendra Bhargava da firmanın üç yıllık bir kurtarma planının olduğunu söylüyor. "Dünyada bütün havayolları sorun yaşıyor. Air India için sorunlar daha ciddi" diyor Bhargava. Air India 1932'de Hindistan'ın iş dünyasının ailelerinden J. R. D. Tata ve Kraliyet Hava Gücü eski pilotu Nevill Vincent tarafından Tata Havayolları olarak kuruldu. Hükümet 1947'deki bağımsızlıktan sonra havayollunun küçük bir hissesini aldı ve 1953'te tamamen ulusallaştırdı. Şirket birkaç kez özelleştirilmeye çalışıldı fakat her seferinde bu, siyasi muhalefete takıldı. Son iki ay içinde meydana gelen talihsiz olaylar şirketin sıkıntıda olduğu algısını güçlendirdi. Eylül ayında Toronto'ya yapılan bir uçuş, temizlik sırasında içeri giren farelerin yakalanması çabaları yüzünden tam 11 saat geçikmeyle yapıldı. Şirket farelerin elektrik kablolarını kemirmesinden korktu. Aynı gün kıdemli pilotlar maaşlarının yüzde 50 azaltılması planını protesto etmek için işe gelmemeye başladı ve dört günde onlarca uçuş etkilendi. Geçtiğimiz ay ise pilotlar ve uçuş görevlileri, Birleşik Arap Emirlikleri'ne giden uçakta, yolcuların gözü önünde kavga ettiler. Bayan bir görevli bir pilotun kendisini taciz ettiğini söyledi. Pilotlar ise bunun doğru olmadığını belirtti. Ekonomist Malik, Hindistan'ın film endüstrisine atıfta bulunarak Air India'nın durumunun "Kötü bir Bollywood filmindeki dramadan daha berbat" olduğunu söylüyor, ancak "En kötü Bollywood filminin bile mutlu bir sonu vardır" diye de ekliyor.