Her elmasın dünya kadar eski bir hikâyesi var ve hepside biz gittikten sonra var olacak. Elmaslar ilelebet kalabilir ama sürekli gözümüzün önünde olmuyorlar. Dünyanın en ünlü elmaslarından biri olan efsanevi Wittelsbach blue'nun yarım yüzyılı aşkın bir süredir nerede olduğu bilinmiyordu. Fakat değerli taşlar hakkında az-çok bilgisi olan herkes onu bilir. 17. yüzyılda Hindistan'dan Avrupa'ya getirilip 1664'te İspanya kralı tarafından kızı Margarita Teresa'ya armağan edilen grimsi mavi elmasi daha sonra hem Avusturya'nın hem de Bavyera'nın kraliyet mücevherleri arasına girdi. Taş 1964'te özel şahıslara geçti ve ondan sonra da kayıplara karıştı. Wittelsbach blue 2008 Aralık ayında, Christie's Müzayede Şirketi'nin Londra'daki önemli mücevherler satışının en gözde parçası olarak bir açık artırmada ortaya çıkıverdi. Hassas ellerde işlenen taş, olağanüstü derinlikte grimsi bir mavi olarak tanımlanır. 15 milyon dolar değer biçilen elmas, rakip tüccarların kıyasıya mücadelesi yüzünden birkaç dakika içinde 24,3 milyon dolarlık bir fiyata çıktı. Bu bir açık artırmada bir elmasa ödenen en yüksek para miktarı ve Wittelsbach blue'yu, ağırlığıyla oranlandığında, yeryüzünün en değerli malı yapıyor. Alıcı, taşla ilgili şaşırtıcı kararlar alan milyarder elmas tüccarı Laurence Graff'tı. Graff, o yaştaki bir taşta kaçınılmaz olan çentik ve "bere"leri gidermek, ama aynı zamanda berraklığını, göz alıcılığını ve niteliğini artırmak için yeniden kestirerek, onu 35,52 karattan 31 karatın biraz fazlasına indirdi. Sonra da adını Wittelsbach-Graff olarak değiştirdi ve sergilenmesi için Washington'daki Smithsonian Institution müzesiyle bir anlaşma yaptı. Yani 28 Ocaktan itibaren daha büyük, ama biraz daha ölgün renkli bir taş olan efsanevi Hope elmasıyla yan yana sergide olacak. Graff'ın elması kestirmekle niteliğini artırmadığı, tam tersine, tanınmaz hale getirdiği şeklinde eleştiriler var. Londra'dan telefonla görüştüğümüz, Sothesby'nin kıdemli uluslararası mücevherat uzmanı Daniela Mascetti, "O elmasın eşsiz bir şeceresi vardı" diyor. "Değerli taşlarda köken başka şeylerde olmadığı kadar önemlidir. Wittelsbach blue örneğinde de, nasıl meydana getirildiğinin heyecan verici öyküsünü biliyordunuz. Kimin taktığını, başından geçen tarihi olayları ve hangi toplumsal çalkantılar sırasında armağan olarak sunulduğunu biliyordunuz" diyor Mascetti. Hope elması gibi Wittelsbach'ın da Hindistan'daki Golconda madenlerinden çıkartılıp 17. Yüzyılın ünlü gezgin ve taciri Jean-Baptiste Tavernier tarafından Batıya getirilmiş olması mümkün. Graff, "Taş kenarları çizik doluydu" diyor. "Onu 1660'larda kesmişler. Sanırım elmasları nasıl parlatmak gerektiğini bugün daha iyi biliyoruz. Onu pazara daha güzel bir elmas olarak sunacağız" diye ekliyor. Son on yıldır piyasada renkli elmas fiyatlarının hızla yükseliyor ve üzerinde yapılanlar sonucu Wittelsbach blue'nun değerinin arttığı kesin. Graff'ın şirketinin 2007'de $3,8 milyona sattığı canlı pembe renkli bir elmas geçen ay Hong Kong'daki bir açık artırmada $10,8 milyona satıldı. Gel gelelim, Mascetti'nin de dediği gibi, "Onca yıldır korunarak gelmiş olan bir şeyi değiştirmekle ona yazık ettiler. Tavernier'nin bulduğu veya onun zamanında kesilmiş olan taş özgün haliyle duruyor mu? O taş hâlâ Wittelsbach mı? Bence değil."