WASHINGTON -Washington'da şu an yaşanan karmaşa içinde bile devletin çalışıyor olduğunu hayal etmek çok zor değil. Büyük bir değişiklik olması gerekmez bile. Her iki partideki siyasetçiler birbirlerine ve hizmet ettikleri kuruma biraz daha fazla saygıyla yaklaşırlar. Kurumların kendileri de biraz daha fazla disiplin ve verimlilik sergilerler. Seçmenler ise liderlere biraz daha fazla güvenirler. Aslında bu, Washington'un II. Dünya Savaşı'ndan sonra gelen yirmi yıl boyunca nasıl işlediğinin gösteriyor. Sonuçları da bunun ne kadar iyi olduğunu göstermişti. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Marshall Planı'nın kanunlaşması için güçlerini birleştirdiler, federal bir otoyol sistemi kurdular, insan haklarında ilerleme kaydettiler, sağlık sigortası yarattılar ve ekonomik büyümeye liderlik ettiler. ABD, müttefiklerini itilaf güçleri karşısında zafere taşırken, savaşın kendisi, Amerika'yı ekonomik problemlerinden kurtulmasına yardımcı oldu. Bugün "En iyi nesil" olarak adlandırılan zaman, ortak çabanın Amerikan kurumlarına olan inancın nasıl derinleşmesini sağladığını gösterdi. Geçenlerde Başkan Obama'nın dile getirdiği gibi, acaba Washington bir daha bu "ciddiyet ve ortak hedefleri" bulabilecek mi? Yoksa siyasi kutuplaşma, belli maddi çıkarlar, saldırgan haber kanalları ve halkta yaratılan hayal kırıklığı, artık politik bir tıkanıklıkla yaşamamız gerektiğini mi gösteriyor? Çoğu insan en azından yakın gelecekte çıkış yolu görmüyor. Onlar çözüm nereden gelirse geldin Washington'un uzun dönemde sosyal ve ekonomik zorluklarla başa çıkmada yeteneksiz olduğunu düşünüyorlar. George W. Bush, başkanlığının sonunda, demokratların şiddetli saldırıları altında ezilmişti. Sosyal Güvenlik Sistemi ve ulusal göçmen politikalarını değiştirme çabaları bozguna uğramıştı. Ronald Reagan'ın 1980 yılında aldığından daha büyük halk desteği elde etmesine ve partisinin Kongre'de çoğunlukta olmasına rağmen, Obama zaferinden bir yıl sonra kızgın bir halkla ve tekrar güçlenen Cumhuriyetçi muhalefetle boğuşuyor. Buna ayrıca kasımda yapılacak araseçimlerdeki muhtemel yenilgi ve Kongre'de çoğunluğu kaybetme tehlikesini de eklemek lazım. Kongre Bütçe Ofisi'nin eski Başkanı Robert Reischauer, "Hiçbir zaman bugün olduğum kadar kötümser olmamıştım" diyor. "Bir çıkış yolu görmüyorum" diye ekliyor. Daha iyimser bir görüşe göre, Washington baskı altında hissettiği zaman ne yapabileceğini dünyaya gösterdi. Sonuç ne olursa olsun, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra her iki parti birleşip Afganistan ve Irak savaşları için başkana yetki verdi. Ayrıca Wall Street yıkılma noktasında geldiği zaman, Kongre toplanıp birlikte 700 milyarlık bir kurtarma planı onayladı. Beyaz Saray Personel Başkanı Rahm Emanuel geçenlerde, siyasetin felç olduğu fikrinin, "Washington'un kokteyl partilerinde heyecan yaratmak" için kullanıldığını söyledi. Emanuel, halk desteğinin azalmasına rağmen Obama'nın siyasi bölünmeleri aşarak, partileri birleştirecek güce hâlâ sahip olduğunu söylüyor. Son bir yıl içinde finansal sistemde dengenin sağlanması, ekonomik büyümeye geri dönülmesi, Irak Savaşı'nın sonuna gelinmesi ve Afganistan'da yeni yükümlülükleri işaret eden Emanuel, sözlerini "Yönetilemez mi, yönetilebilir mi?" sorusuyla tamamlıyor. Bazıları sistemin olması gerektiği gibi, ağır ve dikkatli bir şekilde yürüdüğünü söylüyor. Onlar Anayasa'nın bir parçası olan kontrol mekanizmalarının, federal hükümetin hareket alanını özellikle daralttığını belirtiyor. Colorado Üniversitesi'nden Siyaset Bilimci Thomas Cronin, "Bizim sitemimiz tıkanıklıklar için tasarlanmıştır" diyor. "Bu ülke devletçiliğe karşıdır. Biz ülkemizi seviyoruz ancak hükümeti hiçbir zaman sevmedik" diye ekliyor. Bazıları araseçimler sonrası Kongre'de bir Cumhuriyetçi çoğunluğun olmasının aslında tansiyonu azaltabileceğini ve tıkanıklığı giderebileceğini düşünüyor. Senato veya Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçilerin eline geçmesinin partiye Demokrat bir başkanla müzakere edebilecek bir olgunluk kazandırabileceğini iddia ediyorlar. Yine de, her iki parti tabanından gelen ideolojik temelli kızgınlık, pazarlığa oturmayı isteseler bile Kongre'deki liderlerin ellerini bağlıyor. Cumhuriyetçilerden gelen bir destek olmasa bile, Kongre'deki Demokrat çoğunluk Obama'nın öncelikleri konusunda harekete geçecek kadar güçlü. Önümüzdeki birkaç ay ekonomik iyileşme devam ederse ve işsizlik oranı azalırsa, Demokratlar arasında yaşanan panik hafifleyebilir. İki partili sağlık reformu zirvesi, Obama'ya başarılı olmak için nasıl bir yol çizmesi gerektiği konusunda yardımcı olabilir. Endişeli Demokratları hizaya getirmek için yüz yüze görüşmeler yapması gerekebilir. Cumhuriyetçilerle anlaşabilmesi için ise, Reagan gibi iletişim kurması ve hedeflerini değiştirmesi gerekiyor. Virginia Üniversitesi Miller Kamu İşleri Merkezi'nden Charles O. Jones, "Bunu yapacak yeteneği var mı? Ben bunun cevabını bilmiyorum" diyor.