Butare, Ruanda - Eva Mutoni'nin 3 yıldır çıktığı erkek arkadaşı ondan ayrıldığı zaman aslında buna şaşırmaması gerektiğini söylüyor. Annesi Tutsi babası da Hutu kökenli olan 25 yaşındaki Mutoni ve öz be öz Tutsi kanı taşıyan erkek arkadaşı, Butare'deki Ulusal Ruanda Üniversitesi'nde okurken birbirlerine âşık oldular. "İlişkimiz başladıktan 1 sene sonra, benim melez olmamla ilgili ciddi bir konuşma yaptık" diyor Mutoni. Mutoni'nin kendini bir Tutsi olarak görmesinin de etkisiyle bu problemi atlattılar. Ama yaşları ilerledikçe, erkek arkadaşının ailesi ve yakınlarından bir kısmı melez biriyle bir ilişki yürütmesini kabul etmedi. "Ruanda'da benimle sonsuza dek kalamayacağını biliyordu. Bazıları için ben sadece bir Hutu kızıyım" diyor. Ruanda'daki soykırımdan 16 yıl sonra ülkenin geleceğini belirleyecek olan gençler için etnik kimlik hâlâ büyümenin kaçınılmaz bir parçası. Devlet etnik sorunlardan arındırılmış bir toplum yaratmak için üniversiteleri kullanmaya çalışıyor. Ancak bu çabalar sadece etnik gerilimi biraz geri plana itmeye yaradı. Başkanlık seçimleri yaklaşıp ülkedeki yönetim daha baskıcı hale geldikçe kampuslarda gerilim artıyor. Öğrenciler sürekli izlendiklerini ve etnik farklılıkları bastırmayı amaçlayan yasalar yüzünden özgürce konuşmaktan korktuklarını söylüyor. Pek çok açıdan Ruanda'da üniversite hayatı herhangi bir yerden farklı değil. Butare'deki üniversite kampusunun koridorlarında ve yurtlarında, ülkenin gelecekteki liderleri karşı cins, çevre baskısı, ebeveynler ve dönem sonu sınavlarıyla uğraşıyor. Ancak öğrencilerin kapalı bir şekilde "durum" olarak isimlendirdiği tüm sorunları tanımlayan bir öğe daha var. Hutu ölüm mangalarının binlerce Tutsiyi ve ılımlı Hutuları öldürdüğü 1994 soykırımı kimsenin aklında gitmiyor. Hutuların ve Tutsilerin yan yana yaşayıp eğitim gördüğü üniversitede, öğrencilerin çoğu ya katillerin akrabası ya da kurbanları. Ancak Tutsilerin yönetimindeki devlet Hutu veya Tutsi diye bir ayırım olmadığını, sadece birlik içinde Ruandalılar olduğunu öğretmeye çalışıyor. Bu devletin karşıt görüşleri cezalandıran yasalarla desteklenen uzlaşma politikasının bir parçası. Dolayısıyla öğrenciler gerçekten düşündükleri şey olan "birbirlerinden" hiçbir zaman bahsetmiyorlar. Bir bakıma 26 yaşındaki Hutu kökenli hukuk öğrencisi Feliciano Nshiyimana, Başkan Paul Kagame'nin uzlaşma çabalarının bir örneği. Bir odada dört öğrencinin kaldığı, bir yatakta iki öğrencinin yattığı yurt odalarına sahip kalabalık yerleşkede, soykırımdan sağ kurtulan bir Tutsi ile aynı yatağı paylaşıyor Nshiyimana. Ders notları ve Manchester United takımının posterleriyle kaplı odasındaki dizüstü bilgisayarından müzik dinleyen Nshiyimana, oda arkadaşlarıyla aralarında hassas bir ilişki olduğunu ama genel olarak iyi anlaştıklarını söylüyor. "Geçmiş, yavaş yavaş önemini yitiriyor. Bir ideolojiniz varsa, saklıyorsunuz" diyor. Nshiyimana öğrencilerin ilgilendikleri konular üzerinden arkadaşlıklar kurduklarını ancak dil faktörünün belirgin bir sınır olduğunu söylüyor. Dil ötesi arkadaşlıkların nadir olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda "dil faktörü" aslında kimsenin vurgulamaya cesaret edemediği etnik kimlik için kullanılan bir kod isim. Aslında dil farklılıkları da çok kesin değil. "Fransızca konuşanlar" genelde Hutu ve "İngilizce konuşanlar" ise Tutsi anlamına geliyor. 1994 yılında Uganda'daki sürgünlerinden dönen Tutsiler orada İngilizce öğrenmişler. Bu tür tiplemeler hükümetin nüfuzunu korumak ve barışı sağlamak için etnik kimlikleri ve milliyetçiliği silme çabasına rağmen sürüyor. Üniversitelerde etnik nefretle mücadele etmek için devlet desteğiyle açılan kaynaşma kulüpleri bulunuyor. Başkent Kigali'de 23 yaşındaki Hutu kökenli Alica Nishimwe, konuşmak için henüz çok erken olabileceğini söylüyor. "Ancak ve ancak farklılıklarımızdan bahsedersek aramızdaki uçurumu kapatabiliriz" diyor. Ülkenin huzuru ile ilgili olarak ise, "Belki torunum görür o günleri" diye konuşuyor.