FLORANSA, İtalya - Galileo davası, bilimin sadece dine değil, Roma Katolik Kilisesi'nin sahip olduğu güce de indirdiği ilk darbe olarak görülür. Ancak durum hiç de o kadar basit değildi. Galileo dini bütün bir insandı. İncil'in evrene bakış açısını altüst ettiği için, 1633 yılında dine aykırı görüş beslemekten mahkûm edilmesi onu yıkmıştı. Yakın zamanda yenilenip Galileo'nun adı verilen Floransa'daki Bilim Tarihi Müzesi'nde bir Katolik geleneğinin tekrarını görüyoruz. Geçmişin kâfirinin şimdiki destekçileri ünlü bilim insanının cesedinden öldükten yüzyıl sonra kesilmiş parçalarını gerçek bir azize ait kutsal emanetlermiş gibi sergiliyorlar. Müzede üç parmak ve biçimsiz bir azı diş sergileniyor. Galieo Müzesi'nin Müdürü Paolo Galluzzi, "O, laik bir azizdir ve ondan kalan emanetler, düşünce özgürlüğü için verdiği mücadelenin önemli birer sembolüdür" diyor. Müze koleksiyonunda daha önceden yer alan Galileo'ya ait başka bir parmakla birlikte diş, başparmak ve işaret parmağını Haziran ayında sergiye açan Galluzi, "O bir kahraman ve bilim şehididir" dedi. Galileo'nun cesedinden kesilen parçaların geri dönüşü, bilim insanının hâlâ tartışılmakta olan yaşamı ve mirası konularına yeni bir sayfa açıyor. Kilise, 1992 yılında, Galileo'yu, dine aykırı görüş beslemekten mahkûm eden yargıçların hatalı olduğunu kabul ederek görüş değiştirdi. Ama tam anlamıyla Galileo'yu suçsuz bulmadı. Ve ortaya çıkan emanetler, İtalya'da kilise ve laik kültür arasında süregelen gerilimin altını bir kez daha çiziyor. Galileo'nun sıkıntıları, 1642 yılındaki ölümüyle bitmedi. Kâfir olarak kilise kurallarınca gömülmesi mümkün değildi. Ama ölümünden sonraki yıllar boyunca, Toscana bölgesinin düklerinin çevresindeki destekçileri, ona onurlu bir mezar verebilmek için çabaladılar. Yaklaşık bir asır sonra, 1737 yılında, Floransa'nın kültürel ve bilimsel alandaki seçkinler sınıfı, tuhaf bir Mason ayiniyle, Galileo'nun cesedinden geriye kalanları mezarından çıkardı. O yıllarda Masonluk kiliseye karşı bir güç olarak yayılıyordu. Hatta bugün bile, Masonluk İtalyan halkı arasında, ruhban sınıfı karşıtı bir güç olarak ön plana çıkar. Bu tuhaf tören tutanaklarının kaydını tutan bir notere göre, tarihçi ve doğa bilimci Giovanni Targioni Tozzetti, anı olsun diye cesetten birkaç parmak, bir kaburga ve bir dişi bıçakla kesti. Fakat beyni almaktan kaçındı. Galluzi'ye göre, Galileo, tıpkı "kişinin aziz ilan edilmesi" gibi, törenle yeniden gömüldü. Bu grup, bu tuhaf yadigârları aldıktan sonra, Galileo'nun cesedini, Floransa'daki Santa Croce Kilisesi'nde zarif bir mermer mezara gömdü. Yaptıkları, Toscana'nın önde gelenlerinin Vatikan'ın kontrolünde olmadığını gösteren bir mesajdı. Galileo'nun kaburgası, tıp okuluyla ünlü Padua Üniversitesi'ne, orta parmağı da Galileo Müzesi'nin temelini oluşturan koleksiyona gitti. Ancak başparmağı, işaret parmağı ve dişi, 1905 yılında ortadan kayboldu ve geçtiğimiz Ekim ayında, kutsal emanet kutularının satışa çıkarıldığı Floransa'daki bir müzayedede yeniden oraya çıktı. Floransalı koleksiyoner Alberto Bruschi, kutsal emanetleri toplayan kızı Candida'nın teşvikiyle, Galileo'ya ait olduğu ortaya çıkan parmakları ve dişi satın aldı. Candida, tesadüf eseri, okul bitirme tezini Galileo'nun mezarı üzerine yazıyordu. Candida, kutsal emanet kutusundaki şeklin Galileo'ya benzediğini fark edince, aile bir uzmana başvurdu. Uzman, sonrasında Galluzi'yle bağlantıya geçti ve parçalar Galileo'ya ait olduğu onaylandı. Bruschi, bu yadigârların bulunmasını kadere bağlıyor. Yaptığı bir telefon röportajında, "Bulunmalarına, tesadüften çok, ölülerin ruhları yardım etti. Bence daha emin ellerde olamazlardı" diyor. Galileo'nun cesedinden kesilenler en ilgi çeken kısmı olsa da, Haziran ayında yeniden açılan müzenin sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor. Yüksek teknoloji kullanılıp yenilenerek İtalya'nın en iyi butik koleksiyonlarından birine dönüştürülen müze, özenle işlenmiş bilimsel araçlardan oluşan bir harikalar dünyası. Teleskoplar, boyanmış küreler, saatler, Ferdinando de Medici'nin 1588 yılında yaptırdığı Batlamyos'un yermerkezli sistemine göre hazırlanmış, neredeyse oda büyüklüğündeki evren modeli gibi değerli parçalar, müze ziyaretçilerini büyülüyor. Gal i leo, ki l isenin onayladığı Batlamyus'un yermerkezli sistemini reddedip Kopernik sistemini desteklemişti. Papanın ilahi işler gözetimcisi Kardinal Robert Bellarmine'nin, Kopernik Sistemi lehine konuştuğu için Galileo'yu tutuklatmasından asırlar sonra bile, kilise, onun güneş merkezli teorisinin doğruluğunu tam olarak tanımış değil. Papa İkinci Jean Paul, 1981 yılında Galileo davasını yeniden açtı ve 1992 yılında, kurduğu komitenin tespitlerini resmi olarak bildirdi: Galileo'yu mahkûm eden yargıçlar hata işlemişler, fakat hiçbir fiziki kanıt göstermeksizin, teorisinin kabul edileceğini farz etmekle gösterdiği küstahlıktan dolayı, Galileo da hata işlemiştir. Galluzi, ince bir alaycılıkla "Bunun ne kadar zayıf bir açıklama olduğu gün gibi ortada" diye belirtiyor.