Baykuşlar üzerinde araştırmalar yapan Denver Holt, kutup bozkırlarında gezinen kutup fareleriyle (lemming) onları havadan avlayan beyaz baykuşlar arasındaki ilişkiyi gözlemlemek için 19 yıl boyunca her yıl Alaska'daki Barrow bölgesine gitti. Holt beyaz baykuşun iklim açısından dünyanın en hızlı değişen bölgelerinden Alaska'da meydana gelen ekolojik değişimi anlamak için bir gösterge olduğunu söylüyor. "Kutup fareleri iyiyse, pufla ördekleri, turna kuşları ve kutup tilkileri dâhil olmak üzere her şey iyidir. İklim değişikliği yaşam alanlarını değiştirirse ve kutup farelerini de etkilerse, beyaz baykuşlar da etkilenir. Çünkü beslenmelerinin yüzde 90'ı kutup farelerinden oluşuyor. Baykuşlar diğer her şeyin anahtarı" diyor. Yıllar içinde elde edilen veriler, beyaz baykuşun nüfus yoğunluğu konusunda ayrıntılı bir tablo çıkarıyor. Sadece beyaz baykuşların sayısına bakarak, iklim değişikliğinin kutup ekosistemlerindeki etkileri üzerine bir fikir elde edilebiliyor. New York'taki Cornell Üniversitesi'nin Kuşbilim Laboratuarı'nın Direktörü John W. Fitzpatrick bu görüşe katılıyor. "Ekosistemler son derece karmaşık. Ekosistemin durumu hakkında bir bilgi verecek basit bir gösterge herkesin işine yarar. Bu ekosistemin sağlık durumunu düşük maliyetle anlamamızı sağlar" diyor. Holt, otuz yıldan uzun bir süredir Baykuş Araştırmaları Enstitüsü'nün müdürlüğünü yapıyor. Fitzpatrick ona "Sayın Baykuş" adını takmış. Montana eyaletinin batısında 15 baykuş türü var. Bunların 14'ü burada ürüyor ki bu rakam diğer eyaletlerin hepsinden daha yüksek. Karanlıkta ve az ışıklı ortamlarda daha aktif oldukları için baykuşlar karmaşık bir dille iletişim kuruyor. Holt, "Gece karanlığında çıkardıkları gizemli sesler yüzünden yüzyıllar boyunca cadılarla beraber anıldılar" diyor. Baykuşların edebiyat ve popüler kültürde karşımıza bu kadar sık çıkmasının nedeni de bu. Harry Potter'ın baykuşu Hedwig'in de bir beyaz baykuş olduğunu söylemekte yarar var. Baykuşlar aynı zamanda son derece usta avcılardır. Kuşlar âleminde kulakları en iyi duyan baykuştur. Gri baykuş karın 30 santim altında hareket eden bir fareyi duyabilir. Yüzleri tüylerle kaplı olan baykuşların kulakları arka taraftadır ve biri, diğerinden daha yüksektedir. Bu, kuşların hem dikey hem de yatay olarak avlarının yerini daha doğru bir şekilde belirlemelerini sağlar. Yuvarlak yüzleri bir çanak anten görevi görerek sesi kulağa aktarır ve böylece baykuş yalnızca sese dayanarak uçuş sırasında rotasını değiştirebilir. İnsanlar gibi baykuşlar da üç boyutlu görür. Kafalarını 270 derece döndürebilirler. Holt, "Kafalarını iki kere döndürerek etraflarındaki her şeyi görebilirler" diyor. Dünya çapında 250 farklı baykuş türü bulunuyor. Amerika'nın güneydoğusunda yaşayan 57 gram ağırlığındaki elf baykuşundan 4,5 kiloya kadar çıkabilen bir Japon kuşu olan Blakiston'a kadar çeşit çeşit baykuş var. Holt, "Pek çok tür hakkında hiçbir şey bilmiyoruz" diyor. Bu da bir türün geleceği tehlikeye girince kimsenin haberinin olmamasına neden oluyor. Üzerinde çok sayıda araştırma yapı lan kısa kulaklı baykuşların nüfusu son yıllarda yüzde 70 azaldı. Holt, 25 yıldır uzun kulaklı baykuşları takip ediyor. Yarım kiloya kadar çıkabilen bu küçük kuşların nüfusu da azalıyor. Uzun süren çalışması sayesinde araştırmacılar bu kuşlar hakkında detaylı bilgiye sahip. Fitzpatrick, "Uzun vadeli araştırmalar organizmaların zamanla birlikte doğada meydana gelen değişimlerle nasıl baş ettiğini anlamamızı sağlıyor. 10 yıl içinde çok sıcak veya soğuk geçen bir yıl, tüm ekosistemi değiştirebilir. Bu yüzden uzun vadeli veriler çalışmamızı bir bağlama oturtmamıza imkân veriyor. Ancak bir çalışmayı bu kadar sürdürmek sabır ve dayanıklılık gerektiriyor" diyor. Baykuşlar iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar hakkında dünyayı uyarmak üzere görevlendirilmiş son derece karizmatik bir elçi. Holt, "İnsanlar baykuşlara diğer kuşlardan daha fazla önem veriyor. Çünkü baykuşlar bize benziyor" diyor.