Pakistanlı gazeteci Seyid Selim Şehzad mimlendiğini biliyordu. Ulusal güvenlik ve terör konularını işlediği için Pakistan'ın güçlü casusluk örgütünden defalarca tehditler almıştı. Fakat o işini yılmadan yapmayı sürdürdü, ta ki biri onu susturana kadar. Yüzü korkunç bir şekilde dövülmüş olarak bulunan naşı 1 Haziran'da defnedildi. Şüpheler ister istemez Pakistan'ın istihbarat örgütü ISI üstünde toplanıyor. Hükümetin zaten zedelenmiş olan itibarının onarılması için katillerin bulunması gerekiyor. Şehzad, Karaçi'deki deniz üssüne yapılan saldırının ordudaki El Kaide militanlarını temizlemek için deniz kuvvetlerinin yaptığı girişime bir misilleme olduğunu yazmış, iki gün sonra da, 29 Mayıs'ta İslamabat'ta kaybolmuştu. Amerikalı analistler bir El Kaide hücresinin Pakistan güvenliğine sızdığına ihtimal vermese de münferit sempatizanlardan uzun süredir kaygılanıyor. Karaçi saldırısı ISI'yi de, orduyu da küçük düşürdü. İki kurum hali hazırda hem Usame bin Ladin'i sakladıkları, hem de ölümüne yol açan Amerikan saldırısını engellemediklerine dair eleştirileri savuşturmakla meşgul. Bir ISI sözcüsü, Şehzad'ın ölümünü "trajik" olarak niteledi, fakat kurumun olayda parmağı olduğu iddialarını "saçma" bulduğunu ve saldırganların adalete teslim edilmesinde ISI'nin gerekeni yapacağını belirtti. ISI Başkanı Korgeneral Ahmed Şuca Paşa ve onun amiri olan Genelkurmay Başkanı General Eşfak Perviz Kayani, sorumluların peşine düşüleceğini taahhüt etmelidir. Kim olursa olsun, gazetecileri susturmak isteyenlere göz yummayacaklarını altlarında çalışan herkese belli etmeleri gerekiyor. Gazeteciler Pakistan'ın sivil hükümeti altında askeri diktatörlük yıllarına göre daha serbest çalışıyor. Yine de ülkede 2002'den beri en az 16 gazeteci öldürüldü. Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre Pakistan geçen yıl gazeteciler için en ölümcül ülkeydi. Şehzad'ın yasını tutan Pakistanlı meslektaşları ise, işlerini doğru bildikleri şekilde yapmaya devam edeceklerini söylüyor. Pakistan'ın kendi iyiliği için onların bu mücadeleyi sürdüreceklerini umuyoruz.