Pek az başkent, bugünlerde bir korku ve öfke kazanına dönmüş Atina'ya yukarıdan bakan çam ve selvi ormanı kadar güzel, hassas ve değeri bilinmeyen bir hazineye sahiptir. Bir beton denizinin doğu kıyısından esen orman yeli, ülkenin iflasa sürüklenmesini protesto eden dev kalabalıkları aşarak kaynaşan kenti sarar ve dağa hiç gitmemiş olanları bile rahatlatır. Yunanistan, acımasız Alman işgali, kıtlık ve 1949'a kadar bitmeyen bir iç savaşla perişan olduğu İkinci Dünya Savaşı'ndan beri böyle ağır bir kriz görmedi. İmettos Dağı'nın eteklerindeki ağaçlar o işgal günlerinde Almanlar ve çaresiz Yunanlarca kesilmişti. Sonra Marshall Planı'nın da yardımıyla ekonomi toparlanmaya başladı. Ancak gönüllülerin özverisi, devletin gönülsüz desteği ve yarım yüzyıllık bir çabayla sıcak ve kurak yaz günlerinde Atinalıları ferahlatan yemyeşil bir orman yaratılabildi. Yunanlar ülkenin çarklarını çevirmeye ve borca olan feci düşkünlüklerini kırmaya çalışırken; dünya da "Yunan hastalığının bulaşmasından" endişelenirken, İmettos ormanları ülkenin aslında ne kadar güzel olduğunu ve ortak iradeyi harekete geçirebililerse Yunanların ne çok şeyi başarabileceklerini hatırlatıyor. Yunanistan'daki çıkmazdan, devletle yurttaş arasındaki güvensizliği besleyen yasalar ve kurumlar sorumlu. Ülkedeki karmaşık hukuk kuralları ve onların uygulanmasındaki tutarsızlıklar hem yolsuzluğu özendiriyor, hem de suçluları bulup masumları korumak konusunda polisin, vergi memurlarının ve yargıçların işini zorlaştırıyor. Siyasi bağlantısı olmayan veya bir avantaj elde etmek için rüşvet vermeyen vatandaşlar kendilerini korumasız hissediyor, vergi kaçırmaya ve yurttaşça sorumluluklardan sıyrılmaya daha yatkın oluyor. Paradan tasarruf etmek, yurttaşlara sorumluluk kazandırmak ve ülkemizle toplumumuzu kalkındırmak için atılacak üç basit adım var: Hukuk düzenini ve vergi yasalarını basitleştirmek, bir çelişkiler yumağı olan mevcut yasalardan kurtulmak. Vergilerle birlikte maaşların yarıdan fazlasını götürebilen sosyal sigorta primlerini düşürmek. Yasaların artık herkese adil bir şekilde uygulanacağı konusunda güvensiz vatandaşlara güven vermek. Mevcut düzen zeki ve hırslı gençleri eziyor. 25 yaşın altındaki insanların yüzde 40'ından fazlası işsiz. Çoğu ülkeden ayrılmak istiyor. Geçici bile olsa buna özendirilmeliler. Genç erkeklerin orduda zorunlu askerlik yapması yerine hem erkek hem de kadınlar, diasporadaki Yunanlarla bir değişim programına katılmaya özendirilmelidir. Yurt dışına çıkanlar, işler durumdaki toplumların hukuki ve ekonomik sistemlerini nasıl idare ettiklerini öğrenebilir ve dönüşlerinde liyakat, hakkaniyet ve gelişmeyi esas alan bir ülkenin tohumlarını ekebilir. Hükümet ekonomide güçlü yeni oyuncular yaratmalıdır. Bu doğrultuda bankaları birleşmeye zorlamalı, kamu varlıklarını özelleştirmeli, yurt dışında rekabet edip çok küçük olan ekonomimizi büyütebilecek şirketler yaratmalı ve onları özendirmelidir. Komşumuz Türkiye böyle bir politika izledi ve 10 yıl içinde şirketleri bütün Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya ve ötesine yayıldı. Yunanistan'da yatırım ve iş yapma süreçleri basitleştirilmeli, büyümeye engel olan bürokrasi kontrol altına alınmalı. Devlet, ülkenin borcuyla hemen hemen aynı olan 300 milyar euro değerinde gayrimenkulün üstünde oturuyor. Bu varlıklar, nakit toplamak için pazarlanacağına, Başbakan Yorgo Papandreu'nun hükümet politikası için bir dönüm noktası olarak müjdelediği çevre dostu projeleri bekliyor. Anayasanın bugün izin vermediği özel üniversiteler ve vakıf üniversiteleri yasallaştırılmalı ve yabancı öğrencileri çekecek şekilde geliştirilmelidir. Tatil bölgelerindeki veya onlara yakın olan hastaneler, zengin Batılıları ülkelerine çeken Hindistan ve Macaristan'ın yaptığı gibi, tıp turizmine uygun olarak düzenlenebilir. Yaşamın daha pahalı olduğu soğuk bölgelerdeki Avrupalıları çekmek için emekli yerleşimleri kurulabilir. Yunanistan şu an yanlış sebeplerle dünyanın ilgi odağında olsa bile kendini pazarlamak için bunu bir fırsata dönüştürebilir. Yunanlar bu ülkenin sahip olduğu en büyük güzellikleri (tarım ürünlerinden eski kültürümüze ve turistik yerlerimize) dünyaya göstermeli ve bunları hem geleneksel, hem de yeni pazarlara sunmalıdır. Yunanistan'ı gezmek için şimdi bazı zorluklarla karşılaşan Çinlilere turist vizesi kolaylaştırılmalı ve özendirilmelidir. Yeni zenginliğe kavuşan bu Uzakdoğulu ziyaretçiler, merkezinde Yunanistan'ın olduğu Avrupa tarihi ve felsefesine ilgi duyuyorlar. Biz Yunanlılar, yabancı dostlarımızın desteğiyle ülkemizi yeniden inşa etmeliyiz. İmettos Dağı'nda fidanları diken, sulayan ve besleyen gönüllüleri örnek alırsak bir mucizeyi gerçekleştirebilir, uzun tarihinin en büyük sıkıntılarından birini yaşayan ülkeye ve ekonomiye tekrar can verebiliriz.